BAŞLAYINCA BİTİYOR!…

Bu köşede her Cuma günü yaklaşık dört yıldır yazıyorum…Esas işim yazarlık değil aslında… Ben bir eğitimciyim ve görev yaptığım okulda başka türlü sorumluluklarım var… Boş kalan vakitlerimi daha iyi değerlendireyim diye başladığım bu uğraş için; bazen dolu vakitlerimden de feragat etmem gerekiyor…Çünkü “yazmak” öyle basit bir iş değil… Okumadan, araştırmadan, düşünmeden ve planlayıp kurgulamadan ortaya iyi bir yazı çıkaramıyorsunuz…Haliyle bütün bu eylemler ciddi zamanınızı alıyor ve kafa yoruyor… Hatta, yazıyı yayın saatine yetiştirebilme stresini saymıyorum bile!..Tecrübe ettiğim şey şu:En zoru ilk cümle… İlk cümleyi kurup, yazıyı başlattıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geliyor…Yani sorun sadece başlayabilmekte…Başlayabilirseniz, hızla bittiğini de görebiliyorsunuz…Bu hafta seçimleri yaptık ve yerel yöneticilerimizi seçtik…Benim yazıya başlarken çektiğim zorluğu, onlar da göreve başlarken yaşadılar… Bizatihi, oldukça sıkıntılı bir seçim süreci geçirdiler…Şimdi önlerinde beş yıllık bir zaman var…Koltuğunu kaybederek tecrübe edenler biliyor ki; bu beş yıl çok çabuk geçecek ve hızla bitecek!…Seçimi kazananlar tasarladıkları plan ve projeleri acaba bu beş yılın hızına yetiştirebilecekler mi?Bekleyip göreceğiz… Kaybedenler için haddinden fazla şey söylendi zaten… Ben yorum yapmayacağım…Mikrofonu, “gördünüz mü nasıl haklı çıktım”, “dediğim oldu işte!” diyenlere bırakacağım…Carlo Levi’nin, “İsa bu köye uğramadı” adında ünlü bir eseri var…Yazar bu eserinde, Güney İtalya’daki bir köyde başına gelenleri anlatıyor…Köylülerin saflığını, çektikleri yoksulluğu ve o yoksulluğun bitmesini engelleyen yabancılara karşı taşıdıkları ön yargıyı ince bir dille eleştiriyor…Levi’nin “İsa’nın uğramadığı köy” dediği yere benzeyen öyle coğrafyalarımız var ki!…Etiketlemeye kalksak;- “Hz. Muhammed bu köye uğramadı!…”- “Akıl bu köyden hiç geçmedi!…”- “Hukukun bu köye yolu düşmedi!…”- “Ahlakın gölgesi bu köye nasip olmadı!…”- “Vicdan bu köyde barınamadı!..”diye tanımlanabilecek nice beldelerimiz mevcut…Evrensel değerlerin kaynağından uzaklaştıkça onların her birini yangın yerine çeviriyoruz!…Kitaptaki İtalyan köylülerin yaptığı gibi; doğruluğunu sınamadığımız dogmaları aklın önünde tuttukça hiçbir meselemiz çözülmüyor… Yoksulluğumuz ve yoksunluğumuz bitmiyor…Kendimizden başka hiçbir şeye değer vermedikçe, hiçbir şeyin yerini değiştirmedikçe makus talihimiz de değişmiyor…Geleceğimizi, bizzat kendi ellerimizle güç sahiplerinin insafına esir edip karartıyoruz… Az önce bir istatistik önüme çıktı…Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2023 yılı yolsuzluk algı endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 115. sıraya düşmüş!…Gelir dağılımındaki adaletsizlik sıralamasında OECD ülkeleri arasında 4’ncü olmuşuz!…Utanç verici bu rakamların ekonomik sistemimize verdiği tahribat maalesef pek çok kişinin umurunda değil…Vatan için kanını ve canını verenler, vatan için nutuk atanların onda biri kadar milli gelirden pay alamıyor!..Milletimizin kirletilen ve artık sağlıklı çalışmayan hafızasını bir an önce temizlememiz lazım…Bilgisayar virüsü misali son iki asırda beynimize yüklenmiş ne kadar zararlı uygulama varsa hepsinden kurtulmamız lazım..Tabiri caizse; John Locke’nin “Tabula Rasa” diye tarif ettiği bomboş bir beyinle küllerimizden yeniden doğalım…Yeni belediye başkanlarımıza da tavsiyem olsun:Formatlayalım bütün kötülükleri… Sıfır bir hafıza ile hep birlikte ta baştan başlayalım…Endişeye mahal yok…Önemli olan bir yerden başlamak…Yukarda da söylediğim gibi:Başlayınca bitiyor zaten!…