BÜTÜN YOLLAR WASHINGTON DC’YE ÇIKAR

Yeşilgiresun Gazetesi’nin değerli okuyucuları, geçen hafta bu köşede “Montrö Sözleşmesi’ni Karşı ABD Yatırım Havucu” başlıklı makalemde, ABD’nin gerçekten Türkiye’nin müttefiki olup olmadığı sorusunu irdelemeye başlamıştım. Türkiye’nin NATO üyeliği geçmişinde bu müttefiklik ilişkisinin sorgulanmasına neden olabilecek pek çok vaka yaşandığına dikkat çekerek hafta bunlara değineceğimi ifade etmiştim. Nitekim aradan geçen 1 haftalık sürede bu sorunun gündeme gelmesini anlamlı kılan gelişmeler yaşandı. Milli İstihbarat Teşkilatı, 22-23 Aralık tarihlerinde 12 şehit verdiğimiz Hakurk ile Zap-Metina bölgelerindeki terör saldırılarının ardından Suriye’nin kuzeyindeki Kamışlı kentinde üslenmiş PYD/YPG ile Irak’ın kuzeyinde Süleymaniye kentindeki PKK/KCK teröristlerine odaklandı.
KAMIŞLI VE SÜLEYMANİYE… TERÖRİZMİN GÜVENLİ TOPRAKLARI Kamışlı, terör örgütünün petrol ve uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiği gelirin toplandığı merkez olması hasebiyle önem taşıyor. Birbirine hasımmış gibi görünen ABD ve İran, PYD/YPG/PKK kontrolündeki bu bölgeden kaçak petrol ve uyuşturucu ticaretini yürütüyorlar. Irak’ın kuzeyindeki Süleymaniye kenti ise PKK/KCK teröristlerinin Kürdistan Yurtseverler Birliği korumasında en rahat hareket ettiği yerleşim birimlerinin başında geliyor. KYB lideri Bafel Talabani, bir yandan ABD, diğer yandan İran ile yürüttüğü ilişkiler ile partisini yeniden Irak’ın kuzeyinde ve Bağdat nezdinde etkin bir güç kılma arayışı içerisinde. Bunun yolu olarak PYD/YPG/PKK/KCK terör örgütü ile ilişkilerini geliştirmeyi kendisine şiar edindi. Geçen hafta Kamışlı ve Süleymaniye’deki Milli İstihbarat Teşkilatı’nın operasyonlarında yalnızca terör örgütünün para ve uyuşturucu trafiğini yürüten sözde sorumlular ortadan kaldırılmadı. Bunlar arasında 17 Temmuz 2019 tarihinde Türk diplomat Osman Köse’yi 17 Temmuz 2019’da Erbil’deki bir restoranda şehit eden terörist Cemil Akar da bulunuyordu. Akar, Irak’ın kuzeyinde düzenlenen hava harekatıyla etkisiz hale getirildi. Diplomat Köse’nin şehit edilmesinde azmettirici olan terörist Celal Kaya da yine geçen Temmuz ayında Irak’ın kuzeyinde etkisiz hale getirmişti. Teröristler Cemil Akar ve Celal Kaya’nın en önemli ortak noktaları her ikisinin yollarının Süleymaniye’den geçmesi ve Köse’nin şehit edilmesinin ardından Süleymaniye üzerinden Kandil’e kaçmış olmalarıydı. Yani Bafel Talabani’nin liderliğini yaptığı KYB’nin kontrolündeki Süleymaniye, bir nevi Kandil’in şehir hayatındaki uzantısı haline gelmiş durumda. Hatırlanacağı üzere 2003 yılında Irak’ın işgali sırasında bugünkü KYB lideri Bafel Talabani’nin babası Celal Talabani, ABD’nin önde gelen müttefikiydi. Çok geçmişe gitmeye gerek yok 18 Eylül 2023 tarihinde yine Süleymaniye kentindeki Arbat Havalimanı’ndaki bir patlama Ankara’nın dikkatini çekmiş ve konuyla ilgili edinilen istihbarat neticesinde KYB’ye bağlı “Terörle Mücadele Grubu” mensuplarının PKK/YPG’li teröristlerle birlikte talim yaptıkları esnada bu şüpheli patlamanın meydana geldiği anlaşılmıştı.
DEAŞ, TÜRKİYE’YE KARŞI CANLANDIRILDIGelelim geçen haftaki gelişmelerin bir başka boyutuna. Irak Başbakanı Muhammed Sudani dahi henüz 3 ay önce “topraklarımızda artık DEAŞ tehdidi kalmadı, ABD’ye ve koalisyon ortaklarının askeri güçlerine ihtiyacımız” yok demişken, bu örgüt Türkiye topraklarında ve Suriye’nin kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik saldırılar düzenlemek için canlanıverdi. 29 Aralık günü Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT’in 9 ildeki operasyonuyla 3’ü sözde lider toplam 32 DEAŞ teröristi ele geçirildi. Bu grubun, Türkiye’deki kiliseler, sinagoglar, ve en ilginç kısmı bu; Irak Büyükelçiliği’ne yönelik saldırı hazırlığında olduğu belirlendi. 19 Aralık’ta Ankara’da yapılan Türkiye-Irak güvenlik toplantısında PKK’nın Irak topraklarından tasfiyesi ve Basra Kalkınma Yolu Projesi’nin ele alınmasının hemen ardından Hakurk ile Zap-Metina’da düzenlenen saldırıların bir sonraki halkası DEAŞ tarafından tamamlanmak istendi. DEAŞ’ın sürpriz! canlanma sürecine dair gelişmeler bununla da kalmadı. 1 Ocak günü bu defa Milli İstihbarat Teşkilatı, Suriye’nin Halep kentinde düzenlediği operasyonla Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekat bölgelerinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldırmayı planlayan DEAŞ’ın sözde yöneticisi Abdullah el Cündi’yi ele geçirerek Türkiye’ye getirdi.
MOSSAD, TÜRKİYE’DE YAPAMADIĞINI LÜBNAN’DA YAPTI Peki Türkiye’nin çevresinde yeniden inşa edilmek istenen terör çemberi bu kadarla mı kaldı? Hayır. 2 Ocak sabahı Türkiye bu defa “Köstebek Operasyonu”na uyandı. İsrail dış istihbarat servisi adına Türkiye’de faaliyet gösterdikleri belirlenen 46 kişiyi yakalamak için güvenlik güçleri 8 ildeki 57 adrese baskın düzenledi. Operasyonun ilk aşamasında 33 şüpheli ile beraber avro ve dolar cinsinden büyük miktarda nakip para ile ruhsatsız silahlar ele geçirildi. Şüphelilerin, Mossad’ın suikast listesinde bulunan Filistinliler hakkında bilgi topladıkları değerlendiriliyor. 3 Aralık’ta İsrail iç istihbarat servisi Shin Bet’in direktörü Ronan Bar’ın bir ses kaydı basına sızdırılmıştı. Bar bu ses kaydında hükümetin talimatıyla Lübnan, Türkiye ve Katar’da Hamas liderlerine yönelik saldırılara hazırlandıklarını söylüyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ses kaydının uluslararası basında yer alması üzerine 6 Aralık’ta yaptığı açıklamada, “Türkiye’ye, Türklere karşı böyle bir adımı atmaya eğer cüret ederlerse bunun bedelini, bir daha bellerini doğrultamayacak surette, ödemeye mahkum olurlar.Böyle bir işe kalkışanlar bunun sonuçlarının son derece ciddi olabileceğini unutmamalıdır. Türkiye’nin hem istihbarat hem güvenlik alanında aldığı mesafeyi dünyada bilmeyen yoktur. Ayrıca biz dün kurulmuş bir devlet değiliz. Bunu da kimsenin aklından çıkartmaması gerekir” sözleriyle İsrail’i uyarmıştı. Bu Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Mossad’ın Türkiye’de oluşturduğu casus ağlarına dair ilk operasyonu değil. 2021 yılının Ekim ( Muteni Operasyonu), 2022 yılının Aralık ( Neoplaz Operasyonu ) ve 2023 yılının Nisan aylarında da ( Nekpet Operasyonu) Mossad’ın benzer girişimlerine darbe vurulmuştu. Nitekim, Türkiye’de hedefine ulaşamayan Mossad, 2 Ocak akşamı Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta ortaya çıkarak Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih Aruri’yi dron saldırısı ile öldürdü. Bu haftaki yazımıza konu olan PYD/YPG/PKK, KYB, DEAŞ ve Mossad’ın en önemli ortak noktaları, arkalarında bıraktıkları izlerin Washington DC’de buluşması. Bu hafta yine yerimiz kalmadı ama haftaya ABD’nin “müttefiklik” performansına dair az bilinen vakalarla buluşmak üzere.