Fuzuli, klasik şiirimizin kurucusu olmasa da en büyük şairlerinden birisidir. İkonik bir adamdır. Şirininin her mısrasında ayrı bir tat vardır. Onun şirini anlamak için fazla bir anlam desteğine de ihtiyaç yoktur. Divan şiirinin anlaşılır ustalarından biridir. Eski şiirin rüzgârı onda eser. Hayatı zorluklarla geçse de şiirini inşa etmekte zorlanmamıştır. Divan’ı, Şikâyetnamesi, Leyla ile Mecnun’u hala aşılamamış metinlerdir. Eserleri hala okunan kanonik metinler olmuştur. Eserlerin latinize edilmesi okunmayı da kolaylaştırmıştır. Divan şiirinin en çok okunan şairleri arasındadır.Fuzuli, insan ruhunun, aşkın, sevginin şiirini yazmıştır. O, tam bir insan severdir. Onu iyi anlamak için şiirlerine bakmakta yarar vardır: “Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma/Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır.” Sevgilinin güzel görünmesi iyidir ama onların bu hali de ayrı bir zorluktur, diyor şair. Aşık olmanın da bir bedeli var, demeye getiriyor. Mısradaki beyan ne kadar açıktır. Yukarıdaki mısra, onun aşka verdiği önemin işaretidir. Sevgiliyi böyle anlatan usta, Peygamber sevgisine ayrı bir önem atfeder. Su Kasidesi ayrı bir naattır. Tüm zamanların en iyi Resul sevgisi şiiri olan metinde der ki: “Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme/İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr’a su.” Ahmed-i Muhtar olan Resulullah’tır. Su, Hz. Muhammed’in (s.a.v) yoluna uymuş ve bu hâli ile dünya halkına temiz yaratılışını açıkça göstermiştir. Nebinin insanlığa örnek olma durumuna hatırlatma yapıyor. Şairin önderi yine Peygamberdir. İyi bir mümin olan Fuzuli, şiiri boyunca Peygambere metaforik göndermeler yapmaktadır. Su da yaratılışın timsali olarak anlatılmaktadır.Fuzuli şiiri alegorik ve bir o kadar da imge ve hayallerle doludur. Şiiri sembollerle dolu ozan, şiirini varlığa armağan etmiştir. En iyi şiir poetiği dizeleri de ondan sadır olmuştur.Fuzuli şiir yeteneğinin kendisine cibilliyetinden geldiğine inanmaktadır. Bunu, Divanın önsözünde de açıkça söyler. Kerbela olaylarının da şiirinin romantik kaynağı olduğunu ayrıca belirtir. “Hemcinslerim tamam gitmiş/ Söz mülkünden nizam gitmiş.” Diyen usta, Leyla ile Mecnun mesnevisinde şairleri söze ayar çeken padişahlara benzetmiştir. Biraz da haklı değil midir? Leyla ile Mecnun mesnevisi dahi onlarca defa yazılmıştır. Bu bile şairimizin şiir gücünü anlatmaya yeter. Tekraren ve yinelenerek yazılan bir aşk şiiri toplamı. O bir şiir ve metin kuramcısıdır da. Şiiri felsefi olduğu kadar şiir felsefesi de olan bir şairdir. Can sözdür eğer bilirse insan diyen Fuzuli, şiirini söz üzerine inşa eder. Söylenmiş veya söylenecek onlarca kavramı yeniden şiirine sokan odur.Fuzuli şiirinin bariz özelliklerinden birisi de politik olmasıdır. Her daim eleştirel olan şair, hadiselere ve yaşananlara kayıtsız kalmamıştır. Desteğini göremediği kültürel iktidarların tenkidini de yapmıştır: “Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar. Hüküm gösterdim faydasızdır diye mültefit olmadılar.” dediği yakınmalar, Şikayetnamesinde oldukça yer tutar. Partizan biri söylese ciddiye alınırdı diye düşünüyorum. Fikir adamı olan Fuzuli niye kale alınsın ki? Değişen bir şey yok dünyada. Aynı tas aynı hamam. Bugün de partili bir böcek işini yaptırır, düşün adamları da bir köşede dinlenir! Demek ki Fuzuli, yaşamın dışında da kalmamıştır. Politik ve hayati gördüğü eleştirileri de yapmıştır. Şaire yakışan da budur. O Halil İnalcık Hocanın Patron ve Şairindeki adamlardan değildir. Şair, parayla düdük çalan eğlenceci değildir, olmamalıdır da. Müteşairler içinde Fuzuli, parayı alsa da düdük çalmayan adamlardandır. O değeri olan bir şairdir.Şairin şiirine dönersek, onun şiiri masalsı ve fantastik unsurlarla bezenmiştir. Süslü ve renkli bir şiir atmosferi mevcuttur. Her dizesi tabiat harikası olan şiirleri vardır: “Perişan halin oldum sormadın hal-i perişanım/Gamından derde düştüm kılmadın tedbir-i dermanım/Ne dersin rüzgarım böyle mi geçsin güzel hanım/Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım” Şair, hanım kelimesiyle oynuyor. Mukaffa abidesi olan dizelerle karşı karşıyayız. Kafiyeler raks ederken, kelimeler aynıyla uçuyor. Vezin tam bir ahenkle gelmiş. Ne yapalım, zaman böyle mi geçsin diyor. Üzüntüye duçar oldum, bir ilaç bile yazmadın diyor. Tam bir neşe ve hüzün hali. Fuzuli, derdini seven bir ozan. Kuyumcu gibi dizilmiş kelimeler. Aşık, sevgili, seven onun şiirinde hayat bulur. Fuzuli şiiri ya da benzer divan şairleri modern şairleri de etkilemiştir. Bunu okumalarımda görüyorum. Kimi şeklen, kimi mevzun, kimisi de anlamla divan şiirini günümüze taşımıştır. Onun Divanı, bizim kurucu metinlerimizden birisidir. Metin Altıok’un Kuşlar Gazeli, Akif İnan’ın Umut Gazeli vb. şiirler, eski şiirimizin rüzgarıyla yazılan metinlerdir diye düşünüyorum. Turgut Uyar’ın Divan’ı da böyledir. Fuzuli şiiri bizi nerelere sürükledi!Tek başına bir Su Kasidesi şiir abidesidir. Her okur ondan bir pay almalıdır. “Mende Mecnûn’dan füzûn âşıklık isti’dâdı var/Âşık-i sâdık menem Mecnûn’un ancak adı var”diyen şair aslında kendi aşkının da farkındadır. Modern insan bunun farkında değildir. Mesele burada gizli. Bizim okumalarımızla kendimizi ve bizdeki istidadı keşfetmemiz gerek. Bütün meselenin özü budur. Varlığımızı keşfedip oradan hakikate yürümeliyiz. Fuzuli, bizi buna davet etmektedir. Cenab-ı Hakk bu kadar beliğ, bu kadar edebî bir duaya icabet etmez mi?Ey Fuzûlî raziyem tamuya düşüp yanmağaHer ne ki sana reva-i Hakkdür ol iktifa mana”Âmin! Ey Rabbül Alemin.