ÇAYCININ PARASI

Büyük resmi görmeyip de küçük noktalara bakan-ları hiç anlayamam. Bir de “Neden- Sonuç” ilişkilerini analiz edipte doğru bir kanaat ortaya koyamayanları hiç anlayamam. Bataklığı fark etmeyip de sivrisineği işaret edenleri de anlayamam! Sorunun sivrisinek değil de bataklık olduğu gerçeğini görmek bu kadar zor mudur? İlimizin doğu ilçelerinde azımsanamayacak kadar çay yetiştiriliyor. Hatta ülkemizin en kaliteli çayını Giresun yetiştiriyor, fındıkla birlikte. Siz bakmayın diğer illerin tonlarca çay yetiştirdiğine, çay tiryakileri Giresun çayının tadını biliyorlar. Konumuz bu değil elbette, konumuz satılan yaş çayın parasının alınamayışı veya uzun vadede ödeme yapılması. Ülkemizde devlet adına ÇAYKUR yaş çay yaprağı alımı yapıyor. Bunun ödemesinde bir sorun yaşanmıyor. O devletin açıkladığı fiyat üzerinden satın aldığı yaş çayın parasını ödüyor. Ancak büyük resim dediğimiz gerçek burada ortaya çıkıyor. ÇAYKUR dönüm başına belli bir kilonun üzerinde çay almıyor. Üretici bahçesine iyi bakarak üretimini artırmış olsa da kurum kendi belirlediği rakamın üzerinde alım yapmıyor. ÇAYKUR işleyeceği kadar yaş çay alıyor. Yıllardır işleme kapasitesini artırmaya yönelik bir çalışma yapmadı. Daha fazla çay alıp daha fazla kuru çay üretmeyi düşünmedi. Çay üreticisini özel sektöre yönlendirmiş oldu. ÇAYKUR’ a çayını veremeyen üretici mecburiyetten özel sektöre vermek zorunda kalıyor. O da ödemeyi istediği gibi yapıyor. Devlet kurumu tesislerini büyüterek işleme kapasitesini artırabilse üretici özel sektöre mecbur kalmayacak. Ama ÇAYKUR bunu yapmıyor. Aksine kota koyarak az çay alıyor. Özel sektör oyunu kurallarına göre oynuyor aslında. Şaşırmaya gerek yok. Çaycı çayını özel sektöre vermek zorunda… Bunu bilen işletme sahipleri de ödemeyi keyfine göre yapıyor. Hepsi değilse de birçoğu 6 ay 12 ay gibi vade koyuyor. Aslında bu bir sistem meselesi! Ülkemiz özelleştirmeyi savunan ve yönetimde kaldığı sürece de özelleştirme yapan bir siyasi yapıyla idare ediliyor. Bu sonum özelleştirmeyi alkışlayanların ortaya koyduğu bir sonuçtur. Buna bugün şikâyet eden çay üreticilerinin de katkısı olmuştur. Çay işi yapan resmi kurum bilerek ve isteyerek çay üreticisini özel sektöre yönlendiriyor. Devlet isterse üretilen tüm çayları alır ve işler. Ama yapmıyor. Ticari rakibi olmayan özel sektör de bu yolu seçiyor. Çaycı da özel sektörü eleştiriyor asıl kendisini bu duruma düşüren yönetimi eleştirmek yerine. Neden bu duruma düştüğünü, bu sonuca nasıl gelindiğini sorgulamak yerine falan çay fabrikası çay parasını bilmem kaç ayda ödeyecek diyor. O fabrikalar doğrusunu yapıyor. Serbest piyasa ve liberal ekonomik sistem bunu gerektiriyor. Ve biz bu yönetim şeklini seçtik. Bundan çıkış var mıdır derseniz, elbette vardır. Yakın vadede çıkış; özel sektöre çay vermeyeceksiniz. Boykot edeceksiniz. ÇAYKUR’ un kota üstü diyerek almadığı çayı mecburiyetten özel sektöre vermeyeceksiniz. Korkmayın bir şey olmaz, kesinlikle bundan ölmezsiniz! İkincisi uzun vadede bir çözüm ki o da bu ekonomik sistemi ve yönetim şeklini değiştirmektir. Çaycıyı özel sektöre yönlendiren ve mecbur eden yönetimden kurtulmaktır. Bu bir yönetim politikasıdır. Ve yıllardır açık açık uygulanır. Ya bu yönetimi desteklemeyeceksiniz ya da destekliyorsanız uyguladığı ekonomik modelin sonuçlarından şikâyet etmeyeceksiniz. Çay paramızı alamıyoruz, 12 ay vade olur mu demeyeceksiniz. Büyük resmi görmeye çalışın. Küçük noktalara takılmayın. Elbette işini muntazam yapan, aldığı çayın parasını gününde veren özel sektör işletmelerine saygı duyuyoruz. Onlar ülkemizin bir değeri, onu biliyoruz. Ancak bazı firmaların üreticileri boğduğunu da biliyoruz.