Diplomatın Gördüğünü Göremeyenler!

Anımsayacaksınız, 16.01.2024 tarihinde bu köşede “Fal, kimin adını söyledi” başlığında seçim anketlerini eleştirmiştim. “Çocuktan al haberi” diye bir deyimimiz vardır. Bu deyimi, “Amerikalılardan al haberi” şekline çevirebilirsiniz. Hemen, şaşırmayın! Aşağıdaki alıntıdan, ne demek istediğimizi anlayacaksınız: Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, “Sızıntı-Wikileaks’te Ünlü Türkler” adlı kitabında “…Wikileaks belgeleri arasında 22 Ağustos 2005 tarihli ABD Büyükelçiliği siyasi müsteşarı John Kunstadter’in kaleme aldığı kripto bu anketleri irdeliyor. Belgede Türkiye’deki kamuoyu yoklamalarının bilimsel temel şartları sağlamadığı anlatılıyor. Kunstadter, inceledikleri anketlerde nüfusun tamamını temsil eden bir örneklem yaratılmadığını görüyor. Kamuoyu yoklamalarının çoğunun Devlet İstatistik Enstitüsü’nün belirlediği 13 ilde yapıldığını ve sadece kentsel örneklemlere dayandığını söylüyor. Amerikalı diplomat, göç ve kalkınmanın tabloyu değiştirmesi gerekirken seçilen illerin değişmemesini şaşırtıcı buluyor. Anketlerde yaş ve cinsiyet kotası uygulamasını da bir başka hata kaynağı olarak not ediyor. Yapılan anketlerin metodolojisini ANAR’dan İbrahim Uslu ve Metropoll’den Özer Sencar’la yaptığı görüşmeden öğrendiğini belgede anlatıyor. İki şirketin temsilcisinin de siyasi müsteşarın eleştirdiği yollarla anket yapıyor olması ve tüm şirketlerin bu yolla anket yaptığını söylemesi Kunstadter’in şu yorumu yapmasına neden olmuş: Bu iddia, yakın geçmişteki seçimlerde şirketlerin yukarıda saydığımız yanlışları yaptığını öğrendikten sonra onlara bu13 ilde anket yapılacak bireyleri nasıl seçtiklerini de soruyor. Aldığı cevaplardan sonra Kunstadter, şu yorumu yapmış: “Nasıl bir metodoloji oluşturduklarını açıklamakta ya başarısız ya da isteksizdiler. Her iki isim de kırda yaşayan kimseyi araştırmaya dâhil etmediklerini itiraf edince siyasi müsteşar şu yorumu yapıyor: Biz bu şirketlerin il düzeyinin altındaki yerleşimlerde hiçbir metodolojiye sahip olmadıklarından ve anketörlerinin bir ilin merkez ilçesinin civarında öylece gezinerek önceden belirlenmiş kotayı dolduruncaya dek bilimsel olmayan yüz yüze görüşmeler yaptıklarından şüpheleniyoruz…” açıklaması yer almıştır. (2012, İstanbul, sayfa: 134-135) ***Yerel seçim öncesinde aday belirleme aşamasında siyasi partilerin anketler aracılığıyla aday belirlediklerini biliyoruz. Gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada haber konusu oluyor ve yorumlanıyor. Kültürel ve sosyal ortamının oluşturduğu güçlük ve katılık nedeniyle ülkemiz insanının düşüncesini açıklamaktan çekindiğini düşünüyoruz. Düşüncesini açıklıyor gibi yapanların birçoğunun da samimiyetinden kuşkulanmalıyız. Hatta anketörlere karşı yapılan manipülasyon ve kurnazlık yoğundur. Bunun da ötesinde güce egemen olanların, birçok müdahale yaptıklarını duyuyor, öğreniyoruz. 16.01.2024 tarihinde belirtmiştim. Aynı zamanda aday adayı olan aktif belediye başkanı, ahlak dışı yollarla parti içi seçmenin iradesine ipotek koyabilmektedir. Bu müdahale, yalnızca parti içinde olsa, yine de iyi; daha kötüsü var. Rakip partili belediye başkanı, başkan adayı anketörlerin önüne kendi adamlarını sürerek, anket sonuçlarının değişmesini sağlıyor. Yani, kendisine rakip olacak kişiyi belirliyor. Bu olguları ve somut örnekleri çoğaltabiliriz. Ama gerek yoktur. Temelinde toplumsal çürüme ve ahlak sorunu vardır. ***16.01.2024 tarihinde de yazmıştım. Anketlerde bağımsız değişken, bağımlı değişkenin belirlenmesi başta olmak üzere çok sayıda hatalı yöntem ve sorun vardır. Araştırma evreninin belirlenmesinde sorun vardır. Toplumsal değişimleri gözetmeyen örneklem kümesi vardır. Nüfus kotalarının belirlenmesinde yanlışlık yapıldığını da söylemeliyiz. Küçük yerleşim yerlerinin değerlendirme içine alınmadığı anlaşılmaktadır. Anketörlerin yeterli donanıma sahip olmadığı da bilinmektedir. Diplomatın söylediği gibi anketörler kentin çeperinde öylesine dolaşarak görevini tamamlamaktadır. Özetle, anketlerin bilimsel bir niteliğinin bulunmadığını, sağlıklı olmadığını bilmeliyiz. Dolayısıyla seçim anketi açıklayan şirketlerin güvenilir olmadığını anlamalıyız. ***Bunları, biz söylüyoruz diye kulak arkasına atmayınız. Bakın koskoca Amerika’nın böyük böyük görevlileri tespit etmiş, yorumlamış! Bize inanmıyorsanız, Amerikalılara inanın! Durumunun ivediliğini anlamakla birlikte yanlışlık yapılmasına da izin verilmemelidir. Özellikle Hatay başta olmak üzere anket uygulamasının gözden geçirilmesinde yarar vardır. Bu anketlerle bir sonuç alınamaz. Bizden söylemesi; açıklanan Hatay Büyükşehir Belediye başkan adayının ivedi olarak değiştirilmesi zorunludur. Tabi, sen de kim oluyorsun, denilebilir. Yine de, uyarma görevini yapmış olalım. Sesimizi, duyanlar yeter. Ya da Giresun neresi, Hatay neresi denilebilir. Hatay’dan size ne, denilebilir. Hatay’ın etkisinin her yere yansıyacağını anlamak istemeyenler olabilir. Köşenin adı gibi biz “ocağın tınısını” söyleyelim. Ülkenin, sessiz çoğunluğunun sesi olmayı sürdürelim. Duyan, duyar; duymayan kırk yedi gün sonra kimse görmesin diye utancından iki eli ile yüzünü kapatır! Anketten başka aday belirleme süreci işletilmesinin de olanaklı olduğu bilinmelidir. Bu yazının konusu olmamakla birlikte birçok yöntem vardır. Örneğin, küçük yerleşimlerde herkesin birbirini tanıdığı ortamlarda aday adaylarının bir diğeri lehine vazgeçmesine dayalı bir eleme sistemine geçilebilir. Örneğin, belediye meclisi ve il genel meclisi için “sosyometri” testi yapılabilir. Yeter ki, istensin; çözüm üretilebilir. Bütün bu çalışmalar, hızlıca yapılabilir. Toplumun, sessiz direnişini görebilenlere selam olsun.