EĞİTİM ENSTİTÜSÜNDE EDEBİYAT (4)

İstanbul, Erzurum başta olmak üzere bir iki fakültede Muharrem Ergin’in Dilbilgisi okutulurdu. Türkçe, anadilimizin kurallarına göre yazılmayan, Her sayfası Arapça, Farsça, Osmanlıca, Fransızca, İngilizce terimlerle dolu bu yapıt öğrencilere yüktü… Rasim Şimşek, bu yapıttan uzak durmamızı istemişti. Dilimizle ilgisi olmadığı için…Batı Edebiyatı dersi, yazın bakışımızı, birikimimizi genişletiyor, evrenselleştiriyordu. Yazınsal akımları özellikleriyle, yapıtlardan yola çıkarak öğrenmiştik. İnsancılık, kuralcılık, coşumculuk, gerçekçilik, doğalcılık, şiirde gerçekçilik, simgecilik, izlenimcilik, dışavurumculuk, gelecekçilik, kuralsızlık, gerçeküstücülük, varoluşçu­luk, sezgicilik, harfçilik… gibi akımları bilim, toplumsal gelişme, tarih, felsefe, ev­rim, tinbilim… açısından değerlendiriyorduk.Homeros’u, Aisopos’u, Sappho’yu, Euripides’i, Aristophanes’i, Sophokles’i, Platun’u, Cicero’yu, Seneka’yı, Vergilus’u okuyordum, derslerde anıyorduk.Goethe’yi, Scihiller’i, Hesse’i; Kafka’yı; Edgar A.Poe’yu, Melville’i, Twain’i, Jack London’ı, Hemingway’ı, Eliot’ı, Steinbeck’i, O’henry’i; Cervantes’i, Unamuno’yu, Lorca’yı; Shakespeare’i, Milton’u, Daniel Defo’yu, Bernard Shaw’ı, Byron’ı, Dickens’i, Oscar Wilde’ Kıplıng’i, Orwell’ı; Puşkin’i, Gogol’u, Dostoyevski’yi, Tolstoy’u, Çehov’u, Gorki’yi, Turgenyev’i, Pasternak’ı, Mayakovski’yi, Gençerov’u; İbsen’i, Knut Hamsun’u; Dante’yi, Boccacico’yu, Manzoni’yi; Camus’yu, Montaigne’yi, Moliere’i, Racine’i, Rebalais’i, Pascal’ı, La Brtyara’i, Stendhal’ı, Dumas’ı, J.J.Rouesseau’u, Zola’yı, Balzac’ı, Huco’yu, Maupassant’ı, Flaubert’i, Sartre’yi, Daudet’i, Lamartine’i, Montesquieu’yu, Baudelaire’i, Malraux’u, Alain’i Beauvoir’i, Voltaire’i, Jules Vernes’i,..lise yıllarımın okumalarından az çok biliyor­dum ama daha bilinçli okumalarla, kitap edinmelerle batı yazını birikimim iyice genişliyordu. Akşam okula gider, gece okurduk. Gündüzler benimdi; kitap, gazete, dergi oku­maları için…Yazı yazmayı seviyordum. Lise sonda “Kompozisyon”dan onluktum. Lisede Muzaffer Satıroğlu öğretmenim, yazılarımı beğenirdi. Kimi arkadaşların kompozisyon ödevlerini yazardım, Öğretmenim, benim yazım olduğunu bilirdi. Fatih Eğitim’de de yazdıklarımla öne geçtim. Daha ilk haftada Rasim Şimşek öğretmenimiz bir yazı yazdırmıştı, bir deneme. Yazıların sınıf değerlendirmesinde bizleri tanımaya çalışıyor, yeteneğimizi öl­çüyordu. ..Ad okuyarak tek tek hangi liselerden geldiklerimizi sordu, önerilerde bulundu. Dersin son on beş dakikasını en sona bıraktığı benim kağıdıma ayırdı. Yazımı tümce tümce değerlendirdi. Parağraflar üzerinde durdu… Kutladı, iyi yetişmişsin, dedi; yazın, düşünce, anlatım birikimin iyi, dedi… İkinci, üçüncü sınıfta Baki Akgül’ün yazılı anlatımından da en yüksek notu ben alırdım. Öğretmenimin gözünde “yazar, ozan” adayıydım… Posof Lisesine atandığımda ondan gelen kartta, birini seçmelisin, birinde düzenli çalışmalısın, diyordu. Şiir ya da deneme, araştırma, halkbilim…Fatih Eğitim Enstitüsünde, Edebiyat derslerinde iyi çalıştık. Edebiyat Bilgileri’nde de Yeni Türk Edebiyatı’nda da… Tanzimat, Servetifünun, Fecriati, Milli Edebiyat, Hececiler, Yedi Meşaleciler, Garipçiler, İkinci Yeniciler, Toplumcular…Tanzimat’ı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 19.Asır Türk Edebiyatı’ndan kaynak alarak öğrendik. Bu alanın en iyisi Tanpınar’dı.Karagöz’ü, Ortaoyunu’nu, Türk Tiyatrosu’nu Cevdet Kudret’in, Metin And’ın yapıtla­rından öğrendik…Fakültelerde toplumcu şiirimiz, toplumcu romanımız, öykümüz, denememiz yer almaz­dı, yoktu. Kimi arkadaşlarla söyleşilerimizden biliyordum. Bizim Eğitim Enstitüsü bu konuda Erzurum Edebiyat’tan, İstanbul Edebiyat’tan çok ilerdeydi… Çağdaş yazınımı­zın yüzakı yazarlarını, ozanlarını “fakülteliler” duymamışlardı bile…Kemal Tahir’i, Orhan Kemal’i, Aziz Nesin’i, Cevdet Kudret’i, Nazım Hikmet’i, MelihCevdet Anday’ı, Cemal Süreya’yı, Atila İlhan’ı, Yaşar Kemal’i, Rıfat Ilgaz’ı, Sabahattin Ali’yi, Mahmut Makal’ı, Abbas Sayar’ı, Fakir Baykurt’u,Talip Apaydın’ı, Samim Kocagöz’ü, Nurullah Ataç’ı, Dağlarca’yı, Necati Cumalı’yı, Halikarnas Balıkçısı’nı, Haldun Taner’i, Cahit Külebi’yi, Bedri Rahmi’yi, Boratav’ı, Bilbaşar’ı, Aydemir’i, Vedat Günyol’u…Daha nicelerini… biz biliyorduk, Fatih Eğitim Enstitülüler… Fakülteliler… Onlar kuşkulu…Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsünün Edebiyat dersleri çok “şeyler” kattı öğ­retmenliğime, yazarlığıma…