Fındıkta Kozalakla Mücadele Dönemi Başladı

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sebahat Sullivan, bu yıl fındık kozalaklarının çok yoğun olduğunu, çiftçilerin kozalakları elle koparıp atması gerektiğini söyledi.
Türkiye’de verim düşüklüğüne neden olan en önemli zararlı etmenin fındık kozalak akarları olduğunu vurgulayan Sullivan, “Milimetrenin onda biri kadar büyüklükte olan, gözle görülmeyen bu canlılar meyve verecek gözlerde ‘kozalak, mantar veya gül’ diye adlandırılan anormal oluşumlara neden olmalarının yanı sıra, tomurcuk dökümlerine de neden olarak sürgünlerde kuruma meydana getirmekte, verimi doğrudan etkilemektedir.
Özellikle bu zararlıya karşı hassas olan tombul, mincane ve uzunmusa çeşitlerinde yüzde 70’lere varan zarar görülmektedir. Bahçelerinde bu çeşitleri bulunduran çiftçilerin zararlıyla mücadelede daha dikkatli olması gerekmektedir. Hem ilaçlı mücadelenin hem de mekanik mücadelenin iki yıl peş peşe yapılması durumunda kozalak zararı önemli ölçüde azalacaktır” dedi.
Son yıllarda fındık yetiştirilen tüm illerde zararlının yoğunluğunun oldukça arttığını, kışın akarın püslerdeki (erkek çiçek) ve karanfillerdeki (dişi çiçek) zararından dolayı çok fazla sayıda püs ve karanfil kuruması görüldüğünü anlatan Sullivan, şöyle devam etti: “Püsler kuruduğunda yeterli tozlaşma olamamaktadır. Bu da hem yeni oluşan meyvelerde hem de sürgün tomurcuklarında döküme neden olmaktadır. Püslerin, karanfillerin, yeni oluşan meyvelerin ve de tomurcukların dökülmesi sonucu sürgünlerde uç kurusu meydana gelmektedir.
Fındıklarda görülen uç kurusu zararının en büyük nedeni fındık kozalak akarlarıdır ve bu akarların meyve gözlerini kozalağa çevirdikleri, bu gözler normal gelişselerdi her birinin bir çotanak olacağı unutulmamalıdır. Ayrıca kozalaklar, fındık filiz güvesi larvalarının da kışlama yerleridir. Bu nedenlerden dolayı yoğunluğun olduğu bahçelerde bu zararlıya karşı mutlaka mücadele yapılması gereklidir. Fındık kozalak akarlarına karşı mekanik ve kimyasal mücadele olmak üzere iki tip mücadele yöntemi uygulanmaktadır”