Herkes Amerika’yı Keşfettiğini Söylüyor!

Halk Tv kanalında 26.04.2024 günlü sabah yayınında New York Üniversitesinde çalışan bir akademisyenin yerel yönetimlere dönük yapılması gerekenlere ilişkin dört başlıktaki önerisini dinledim. Bu hususta, Oksijen Gazetesinde de makalesi yayımlanmış. “Belediye Başkanlarına Açık Mektup” başlıklı 12.04.2024 tarihli yazısında “…Eğer müsaade ederseniz size değerlendirmeniz için 4 somut proje önereceğim. Bu projelerin her biri bilimsel olarak sağlam bir temele dayanıyor ve ciddi bir toplumsal ihtiyaca yanıt veriyor… Bir başka ifadeyle, bu 4 projeyi hayata geçirerek hem ciddi bir toplumsal ihtiyacı karşılayıp ülkemizin geleceğine köklü bir yatırım yapmış olacaksınız hem de bir sonraki seçimde oyunu hizmete bakarak veren seçmen kitlesinden hak ettiğiniz desteği alacaksınız…” açıklaması yer almaktadır. Hedef kitle olarak çocuklar ve gençlerin seçilmesini önermiş. Veri ve bilimsel dayanaklara bakarak karar verilmesini istemiş. Hoş geldin bebek paketi, her mahalleye kaliteli bir kreş ve girişimcilik merkezleri kurulması önerisini ifade etmiş. Yazının, kreş ile ilgili bölümünde “…Dünyada STEAM eğitiminde başarılı uygulamalara baktığımızda karşımıza çıkan örneklerin neredeyse tamamı bizim bir dönem Köy Enstitüleri’nde uyguladığımız atölye bazlı ‘yaparak yaşayarak’ öğrenmeye dayanıyor. Dünya değişti ama öğrenme yöntemi değişmedi. O nedenle her belediye görev sınırları içinde bir Kent Enstitüsü açmalı ve çocuklarımızın bilimi, teknolojiyi, mühendisliği, sanat ve tasarım ile matematiği yaparak öğrenmesine fırsat sunmalı…” açıklaması da yer almıştır. Bu kişinin, yazdığı ve söylediği yeni bir bilgi mi? Bakalım:***26.04.2024 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinde, Adnan Binyazar’ın, “Kent Enstitüleri” başlıklı makalesi yayımlanmıştır. Yazar, Prof. Dr. İsa Eşme’nin, “Yarım Kalan Aydınlanma Atılımı” (İKÜ Yayınevi, 2021) adlı kitabından şu alıntıyı yapmıştır: “Daha önce Prof. Dr. Adil Türkoğlu tarafından gündeme getirilen ‘Kent Enstitüleri’ düşüncesi, 17-20 Nisan 2003’te dekanlık görevini yürüttüğüm Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından gerçekleştirilen bir çalıştayda ele alınmıştır.”Büyük bir olasılıkla 26.04.2024 tarihli makale, 12.04.2024 tarihli yazının Oksijen Gazetesinde yayımlanmasından sonra uyarı için kaleme alınmıştır. Adnan Binyazar’dan yapılan alıntıdan anlaşılacağı üzere kent enstitüsüne ilişkin söylemler yeni değildir. Yirmi yılı aşkın bir geçmişi vardır. Bu konuda çok sayıda yazı okuduğumu da anımsıyorum. Gazeteler, dergiler taransa kent enstitüsü üzerine yüzlerce bilgi ortaya çıkar. Kent enstitüsü düşüncesinin daha da geçmişe dayandığı görülebilir. Cumhuriyet Gazetesindeki makale ile Halk Tv’deki söyleşinin aynı güne denk gelmesi de ironik olmuştur. Yurt dışında yaşayarak dünyadan haberi olanların, ülkeden haberinin olmaması ilginçtir! Kaynak gösterilmemiş olsa dahi bu konuda geçmişte söz edenlerin varlığının dile getirilmemesini, meslek etiğine sığıp sığmadığının takdirini okurlara bırakıyorum. ***Yerel Yönetim Araştırma Yardım ve Eğitim Derneği (YAYED), 03.02.2012-09.02.2013 tarihleri arasında yedi çalıştay ile 11.05.2013 tarihinde “Toplumcu Belediyecilik Ulusal Forumu”nu gerçekleştirmiştir. Bütün bu çalışmalar, 728 sayfalık “Piyasaya Karşı Halkı Korumak İçin Toplumcu Belediye” kitabına dönüşmüştür. Burada yer alan çalıştay, bildiri ve bildirgelerin tümü yerel yönetimlere, daha açıkçası belediyelere yöneliktir. Çok sayıda insanın birikimini ve emeğini yansıtır. Toplumcu belediyecilik bildirgesi, “Neden yeni bir belediyecilik arayışındayız?” sorusuna yanıt vermektedir. 14 başlıkta ilkeler belirlenmiştir. “Herkesi görmek” ilkesinde “Toplumcu Belediye, toplumda yardıma muhtaç durumda bulunan yaşlılar, çocuklar ile kadınların mağduriyetini önlemek ve korunmalarını sağlamak için gerekli çalışmaları yapar.” denilmektedir. “Kültür ve sanatı desteklemek” ilkesinde “Toplumcu belediye, kültürel ve sanatsal faaliyetlerin gerçekleştirilmesi ve topluma ulaştırılması için gerekli ortamı hazırlayan, özellikle çocukların ve gençlerin bu faaliyetler kapsamında eğitilmesi için çaba harcayan belediyedir.” açıklaması yer almıştır. Yeniden belediyeleştirme, toplumsal eşitlik, dayanışma, demokratik yönetim, üretici ve paylaşımcı belediyecilik, planlamacılık ve kalkınma, ortak yaşam kültürü ve kentlilik bilinci, nitelikli hizmet, üretken emek ve nitelikli çalışma koşulları, doğal ve tarihi çevrenin korunması, gelişmeye açık olma, tüketiciyi koruma ve toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi de bildirgede yer alan diğer on iki ilkedir. İçeriğine burada yer veremeyeceğimiz bu ilkeler ile bütüncül bir yapı oluşturulmuştur, kuramsal çerçeve ortaya konulmuştur. Durum tespiti yapılmıştır. Gözlemler paylaşılmıştır. Bunun da ilerisine geçilerek nedensellik ilişkisi kurulmuş, çıkarımlarda bulunulmuş ve somut öneriler geliştirilmiştir. ***İki anımdan söz ederek, sürdüreyim, sözümü. Bir yıl süreyle Dr. Muzaffer Sencer’den “Araştırma Yöntem ve Teknikleri” dersini aldım. Aynı zamanda yüksek lisans tez danışmanım oldu. Lisans düzeyinde de bu dersi almıştım ama hiçbir şey anlayamamış olduğumu itiraf ediyorum. Yöntembilimin ne olduğunu, Muzaffer hocadan öğrendim, desem abartı olmaz. Bilimin, araştırmanın, nesnelliğin, bağımsızlığın, bilim ahlakının, ne demek olduğunu, ondan öğrendim. Aynı dönemlerde bir vesileyle Prof. Dr. Cevat Geray ile de görüşmüştüm. Yayınlanacak bir makalesini önceden bana vermişti. Makalede, bir lisans öğrencisinin çalışmasını kaynaklar arasında göstermişti. Muzaffer Sencer’in, öğrettiklerinin somut bir örneğini Cevat Geray ile yaşamıştım. Bu vesileyle ikisini de saygıyla ve minnetle anıyorum. Diğer yandan, yüksek lisans tezi dâhil, birçok yazımın kaynak gösterilmeden alıntılandığını da gördüm ve yaşadım, Dışında olmakla birlikte akademik dünyada hem yöntembilim, hem de etik sorunu olduğunu düşünmekteyim. Bu iki insanın, meslek ahlakı, yaşamımım her aşamasında rehberim olmuştur. ***Görüleceği üzere kent enstitüsü düşüncesi yeni değildir. Yerel yönetimler için yapılabilecekler de kapsamlı bir çalışmanın konusu olmuştur. Gazete sayfasına ve kısa bir söyleşiye sığmayacak ölçüde geniş bir biçimde, çok sayıda insanın birikimiyle ortaya çıkan ilkelerin her biri sağlam bir temele dayanmakta ve ciddi bir toplumsal ihtiyaca yanıt vermektedir. Yalnızca akademisyenlerin değil, herkesin Amerika’yı ben keşfettim davranışından arınması gerekli ve zorunludur. Buna Amerika’da yaşayanlar da dâhildir! Belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin “Piyasaya Karşı Halkı Korumak İçin Toplumcu Belediye” kitabını, tez zamanda okumalarını öneririm. Kendileri okuyamazsa, umarım, danışmanlarına okuturlar ve yararlanırlar. Çözümü de Amerika’da aramazlar!