İKİ ŞEY VE HALK

Ülke olarak yaşadığımız şu iki şey ülkemize çok şey kazandırdı. Birincisi kısaca EYT dediğimiz emeklilikte yaşa takılanların sorunlarının çözülmesi. İkincisi ise çalışanlara, çiftçilere ve esnaflara ödenmeyen emekli ikramiyesinin ödenmesine karar verilmesi. Bu iki kazanımı da halkın tepkisi ve direnişiyle elde ettiğimizi kimse inkar etmesin. İşte halk bu demektir. Halk isteyince yapamayacağı şey yoktur. Halk istediğinde en güçlü iktidarları bile devirir. Halk isteyince burnu Kafdağı’nda olan liderlere bile geri adım attırır. Yeter ki halk bu gücünün farkında olsun! Halkın bu gücünü fark etmemesi için uygulanan yöntemler olsa da bazen sonuç böylesine kaçınılmaz oluyor. Ne demişti yönetici: Seçim kaybetme pahasına da olsa EYT’i çıkarmayacağız. Çıkarmasaydın! Neden çıkardın? Halkın gücünü fark ettin ve geri adım attın! Konunun tüm boyutları tartışılabilir; doğru olmuştur yanlış olmuştur, ülke ekonomisini zorlamıştır veya zorlamamıştır. Bağlanan maaşlar yeterlidir, yetersizdir… Her şey konuşulabilir ancak yönetimin halkın gücü karşısında geri adım attığı, direnç gösteremediği, halkın istediğini yapmak zorunda kaldığı çok açık bir gerçektir. Halkın gücü ortaya çıkmasaydı yönetim asla bunu yapmayacaktı. İki şey ise emeklilere verilecek ikramiyede yaşanan, mizahcılara malzeme olan, insanın aklına geldikçe gülesi gelen uygulamalar. Ne acıdır ki bu yazıyı hazırladığımız günlerde komedi devam ediyordu. Halk burada da yönetime geri adım attırdı. En güçlü iktidarı bile komik durumlara düşürdü. Halkın gücü karşısında ekranlarda bile kem küm etmeye mecbur kaldılar. Hele yönetim yanlısı yayın yapan kuruluşların durumu komediden de öteydi. Önce ne dediler; çalışanlar dışında herkese emekli ikramiyesi vereceğiz. Sonra bir yasa yaptılar ki çalışanların yanında çiftçiler, esnaflar, odalara ve meslek kuruluşlarına kayıtlı olanlar alamayanlar. Halk burada da tepkisini koydu ortaya. Bizimle dalga mı geçiyorsunuz dediler. Söylediğinize bakın uygulamanıza bakın dediler. Bunu öyle bir söylediler ki yasayı o haliyle imzalayanlar bile pardon demek zorunda kaldılar. Halktan yanaymış, halkın yanındaymış gibi görünüp yeni bir düzeltme yasası çıkarmaya çalışıyorlar. Güleriz gülünecek halimize! Samim olun lütfen; halktan bu kadar tepki gelmeseydi bu düzeltmeyi yapmayacaktınız. Adama öyle geri adım attırır bu halk, kulağınıza küpe olsun. Bu iki şey bu ülkeye bunun için çok şey öğretti. Her şey yönetenler değildir. Kaldı ki onları bu halk seçiyor. Ülkemiz adına doğru bulmadığınız her konuda aynı tepkiyi gösteriniz. Partiniz ve lideriniz kim olursa olsun demokratik yollardan gerektiğinde tepkinizi koyunuz. Halk yönetimden korkmayacak yönetim halktan korkacaktır. Sandık ve seçimler halk için kutsaldır. Bu ülke için yanlış yapanları sandığa gömmek halkın hakkıdır. Yönetimi ve uygulamalarını taraf olduğunuz siyasi parti de olsa sorgulayınız. Kanal İstanbul yapacağız, 2023 de aya gideceğiz, Lozan’ın gizli maddelerini açıklayacağız, Enflasyonu ve faizi düşüreceğiz diyenlere aynı partiden de olsanız bunları niye yapmadığını sorunuz. Aynı partiden de olsanız gerçekleşmeyecek seçim vaadinde bulunanlara inanmayınız. İki konuya tepki verdiniz, yönetim sizin çizginize geldi. Artık her konuyu irdeleyiniz ve aklınıza yamamışsa, bir haksızlık oluşuşsa buna direnç gösteriniz. Bu iki konuda kimse sokaklara dökülmedi ancak yönetimi endişelendiren bir duruş sergiledi. Hepsi bu, bu duruş yetti her şeyi sil baştan yapmaya. Yönetimler halkları çantada keklik saymasınlar, bu her şeye yetecektir.