İSRAİL NEREDEN NEREYE GELDİ? (1)

1940’larda Hitler yönetiminin uyguladığı Yahudi Soykırımı, Siyonist İsrail Devleti tarafından, Amerika ve İngiltere’nin ve Siyonist Yahudilerin Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi Devleti kurulması ve Filistin Halkına yaptığı soykırımın uzun yıllar boyunca görülebilmesini engellemiştir. Hitler’in bu vahşi soykırımı, Siyonist Yahudilerin siyasî amaçlarını gerçekleştirmenin en etkili araçlarından biri olarak kullanılmıştır. İsrail Siyonist Bir Devlettir!Evet! Bunu hiçbir zaman unutmamamız gerekir. İsrail Parlamentosunun kapısında yazdığı gibi, İsrail Siyonist bir devlettir. İsrail Devleti ve Siyonist Yahudilerin kabulüne göre, Tanrı, Yahudileri ‘Seçilmiş Irk’ olarak kabul etmiş ve Tevrat’ta Nil’den Fırat’a kadar olan toprakları Yahudilere vaad etmiş, bu topraklar da Yahudiler için mukaddes kabul edilmiştir. ‘Nil’den Fırat’a kadar’ denilince işin içine Türkiye de girmektedir ve maalesef vatan toprakları üzerinde gözü olan İsrail’e ve bu Siyonist Devleti destekleyenlere karşı Türkiye gereken tepkileri anında verememiştir. Tâ ki, 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail Devleti’nin Filistin halkına karşı başlattığı soykırımı uygulamalarına kadar!Başbakan Tansu Çiller’in İsrail’i bir İsrail ziyareti sırasında, ‘Vaad Edilmiş Topraklarda bulunmaktan mutuyum’ mealindeki sözleri kimi siyasetçilerin ve bürokratların bu konudaki duyarsızlığına somut bir örnektir.İsrail’in bu Siyonist siyaseti başta İngiltere ve Amerika, daha sonra da Almanya olmak üzere bütün Batılı emperyalist devletler tarafından desteklenmektedir. Bilindiği gibi, Amerika’da Protestan Amerikan vatandaşlarının büyük bir bölümü, kendileri bir Yahudi olmamakla birlikte, Yahudileri severek, bu millete tanınan imtiyazlardan yararlanabileceklerini düşünerek Evangelizm Tarikatını kurmuşlardır ki, Amerikan devletinin yönetimi büyük ölçüde bu tarikatın elindedir. Bugün dünyada 619 milyon kadar Evanjelik Tarikatına mensup insanın bulunduğuna inanılmaktadır. Bunların en yoğun olarak yaşadıkları devlet Amerika Birleşik Devletleridir.Siyonist Yapı’nın Hâkimiyeti!Dünya finans sistemi Siyonizmle ortak bir yapının hâkimiyeti altındadır ve dünyada istediği ekonomik siyaseti çok rahat bir şekilde uygulamakta, devletleri istikrarsızlığa sürükleyebilmektedir. Ne yazık ki, ülkemiz de, Atatürk’ten sonra bu yapının kontrolüne girmiştir. Direnenlerin sonu ise meydandadır! Demokrat Parti’nin Başbakanı Adnan Menderes ve üç bakan arkadaşının asılarak ölüme mahkûm edilmelerinin sebebi, daha millî bir siyaset takip etmek arzusunda olmaları ve bu doğrultuda bazı adımlar atılmasıdır. Bu adımların en önemlilerinden biri kuşkusuz Moskova ile yaklaşılması siyasetidir. Rahmetli Menderes 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi ile iktidardan düşürülmeseydi, Menderes Temmuz 1960’da Moskova’ya gidecek ve iki ülke arasında önemli ticarî anlaşmalar imzalanacaktı. Nitekim, 1960’lı yıllarda Sovyet Birliği’nden sağlanan kredilerle İskenderun Demir Çelik, Aliağa Petrol Rafinerisi ve Seydişehir Alüminyum Tesisleri yapılacaktır. Fakat Amerika ve Batı Dünyası Türkiye’nin Sovyetlerle yakın ilişkiler içinde olmasından rahatsızdır. Bunu önleyebilmek için elinden geleni de yapmaktadır. Türkiye; Çin, Rusya, İran ve diğer bölge devletleriyle herhangi bir alanda yakınlaşmaya görsün, dışarıdan ve içerideki ‘5.KOL’ elemanlarının baskılarına maruz kalmıştır!’Atatürk’ün Kurduğu Partiyiz’ demagojisi ile belli bir kitleyi peşinden sürüklemeyi başaran Ana Muhalefet Partisi Batı ile kurduğu sıcak ilişkilerin şüyu bulmasından hiç de çekinir görünmemektedir. Onlara göre, bu gayet tabiî bir şeydir. Çünkü, Türkiye Modern-Medenî dünya ile ilişkilerini elbetteki geliştirecektir ve geliştirmelidir de. Bunun hiçbir sakıncası yoktur. Bu konuda birkaç örnek verelim: AK Parti iktidarında çeşitli görevlerde bulunmuş Prof. Ahmet Davutoğlu meseleye şöyle yaklaşmaktadır: “Gelişmiş dünyadan uzaklaşıp, Çin ve Rusya ile birlikte olamayız!”Batı’yı bir fırsat kapısı olarak gören İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bir Grup konuşmasında “Batılı ülkeleri gözü topraklarımızda olan ülkeler olarak değil, bizi zenginleştirecek, güçlendirecek fırsat kapıları olarak göreceğiz’ diyebilmiştir!CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na göre ‘demokrasi Batı’dadır, bizim Doğu ile ne işimiz vardır!’ Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı II. Tur seçim propaganda sürecinde, sayın Muharrem İnce hakkındaki kurgu seks kaseti hakkında attığı bir tweetle, açıkça Rusya’yı suçlaması kabul edilebilir ve bağımsız bir siyaset izlemesi gereken bir ana muhalefet partisine yakışan bir tavır değildir. Menşeinin FETÖ Terör örgütü olduğunda hemfikir olunan bu kaset için sayın Kılıçdaroğlu Putin’i mealen şu sözlerle suçlayabilmiştir: “Sayın Putin bu kasetin arkasında sizin olduğunuzu biliyoruz. Türkiye ile uğraşmaktan vazgeçin!’ Türkiye dört bir taraftan Amerika’nın ve Batı’nın baskıları karşısında bunalırken, bu baskılara karşı işbirliği yapabileceği en önemli gücün Rusya olduğu bilindiği hâlde, Rusya ile devletimiz arasındaki ilişkileri bozacak böyle bir tweet’in atılmış olması nasıl bir akıl tutulmasıdır? ./…