KAPTANIN KÖŞESİ/ BÖLÜM-55

Değerli Okuyucularım, GTI ‘da ki uçuş eğitimim sorunsuz bir şekilde devam ediyordu. Kokpitin havasını soğuk seven o hocamızın davranışına alışmak mümkün değildi elbette ama söylediğim gibi tedbirlerimizi alıyorduk.Şimdi sizlere güzel bir uygulama anlatacağım. Amerika’da NATO Uçuş Okulunda iken öğrenci pilotları yalnız uçuşuna gönderdiğimizde, öğrenci uçuşundan sonra yalnız uçuşa gönderen uçuş hocasına hediye olarak (çikolata, içecek, uçak maketi, 1 dolar üzerine resimler vb.) anısı olacak şeyler veriyorlardı. Öğrenciler uçuş programında o gün yalnız uçuş kontroluna çıkacaklarını görüyorlar ve ona göre uçuş hocasına vereceği hediyeyi de beraberlerinde getiriyorlardı. Bu bir öğretmen için ömür boyu hatırlayabileceği bir anı oluyordu.GTI Havayollarındaki uçuş eğitimini minimum uçuş saati ve sortisiyle tamamlayarak kontrol uçuşuna yani kontrol pilotu ile son uçuşuma çıkacaktım. Kontrol uçuşum kokpitte bizi donduran hocamla yurtdışı uçuşu olarak planlanmıştı. Uçuşla ilgili hiçbir sorunum yoktu ve tedbirlerimi alarak kokpitteki yerimi almıştım. Dönüş bacağında uçakta Duty Free (vergisiz satış) başladığında kokpitten dışarı çıktım, bir şişe alkollü içecek aldım ve kokpite geri döndüm, uçuş çantamın içine yerleştirdim. Antalya’ya yaklaşmamız ve inişimiz sorunsuz bir şekilde gerçekleşti. İniş sonu yanlış hatırlamıyorsam uçuş değerlendirmesini uçakta yapıyorduk ve uçuş hocaları tüm dokümanları da uçakta dolduruyorlardı. Zira GTI Havayollarının Antalya Havalimanında ofisi yoktu diye hatırlıyorum.Uçağı bir başka uçuş ekibine teslim ettik ve evlerimize gitmek için kokpit ve kabin ekibi ayrı arabalarla havalimanını terk ettik. Bu arada uçuş hocam uçuşumun iyi olduğunu ve artık normal kaptanlarla uçabileceğim şeklinde uçuş sonu formlarını doldurmuştu. Kokpit ekibini evlerine bırakmaya başlamış ve serviste uçuş hocam ve ben kalmıştık ki Antalya Kaleiçi semtinde hocamızı bırakmak için servis durdu, hocam ve araç şoförü dışarı çıktılar ve ben de bunu fırsat bilerek aldığım içeceği ona vermek için dışarı çıktım. Bu arada şoför bagaj kapağını açmış ve hocamızın uçuş çantasını çıkartıyordu. Ben aldığım içeceği poşet içinde uygun bir konuşma yapıp hocamıza verdim, hocam poşet içinden şişeyi çıkardı ve “ben bunu içmiyorum, al sen iç” diyerek şoföre uzattı ve şoförde teşekkür etti ve aldı. Kendimi kötü hissetmiştim bu biraz sonra açıklayacağım CRM davranışlarına çok kötü bir örnekti. Halbuki daha önce hocamızın o içecekten içtiğine bizzat şahit olmuştum. Bir teşekkür dahi etmeden vedalaşarak evime devam etmiştim. Daha sonra bu nasıl olabilir diye uzun süre etkisinde kalmış ve zamanla kabullenmiştim. Tüm detaylarına kadar hatırladığıma göre ben de epeyce bir etki yapmış sanırım.
HAVACILIKTA CRM HER ŞEYDİRDeğerli Okuyucularım, uçucu olmayanlar için yabancı olabilir fakat gerçek hayatta anlamını bilmeden hepimizin uyduğu ve uyguladığı bir terim olan CRM (Crew Resource Management) Türkçe karşılığı “Ekip Kaynak Yönetimi “hakkında sizlere bazı bilgiler vermek istiyorum. Bu terim ve anlamı biz uçucuların emniyetli uçuş yapmak için uymamız gereken kuralları içerir. Ben buradan CRM’in detaylarına girmeyeceğim, zira bu konuda eğitimim sadece uygulama seviyesinde böylece eğitim verme yetkim yok. Biz havacılar CRM’in ne olduğunu çok iyi bilmek ve uygulamak zorundayız. Sizlere detaylarına girmeden günlük yaşamınızda aslında bilmeden sizlerin de uyguladığına şahit olacaksınız.Aslında CRM” İNSAN OLMAKTIR. KARŞINIZDAKİ İNSANA İYİ DAVRANMAK, SAYGI DUYMAK, BULUNDUĞUNUZ POZİSYONU KULLANARAK ALT KADEMEDEKİ PERSONELİNİZİ EZMEMEK VE EN ÖNEMLİSİ DE HERHANGİ BİR ŞEY İÇİN KARAR VERMEK GEREKTİĞİNDE PERSONELİNİZİN DE DÜŞÜNCELERİNİ ÖĞRENMEK VE SON KARAR VERİCİ OLARAK EN DOĞRU KARARI VERMEK DEMEKTİR” İşte yukarıda yazdıklarım ışığı altında sizler CRM’i hayatınızın her anına uygulayabilirsiniz. Yani CRM bize insan olmamızı, başkalarına insan gibi davranmamızı söylüyor. Bana göre çok güzel bir tanım ve CRM yaşantımızın içinde her geçen sene daha da fazla yer almaktadır. Önceki bölümde bahsettiğim kokpit sıcaklığını kendine göre ayarlayan bir kaptanın CRM’in gereklerini uyguladığından bahsetmemiz mümkün müdür? Elbette hayır. 1990 lı yıllarda öyle sanıyorum ki havacılıkta ileri seviyelerde olan ülkelerde CRM uygulanıyordu. Ama biz 90 lı yıllarda CRM nedir bilmiyorduk ve şunu söyleyebilirim ki kaptan olarak ne kadar sert görünüşlü, ekibi kendisinden çekinen hatta korkan kaptanlar sanki iyi kaptan olarak kabul görüyordu. Ama gerçek anlamda öyle değildi. 1997 senesinin bir kış günü GTI Havayolları Antalya-Düsseldorf uçuşuna planlanmıştım. Oğlum Volkan 12 yaşında ve benimle bu uçuşta uçmak istedi. Ben şirkette ilgili birimlerle konuştum ve oğluma 50 mark ödeyerek gidiş- dönüş bilet aldım. Şirket yönetimi hiçbir zorluk çıkarmadı, zaten Yeşil Pasaportumuz olduğu için de sorun olmadı. A300 uçağının kokpiti çok genişti ve kaptan sandalyesinin arkasında yanılmıyorsam 2 kişinin oturacağı sandalye vardı. Oğlum Volkan’ın kokpitte uçması için o uçuşa planlanan kaptandan izin almıştım. Uçuş günü en az 15 kişilik minibüslerle uzakta oturandan başlayarak ekip servisi uçuş ekibini toplamaya başlıyor. Bizim evin önüne geldiğinde kabin ekibinin yarısını toplamış ve biz oğlumla servise bindik. Servis hareket etti ve kabin ekibinden bir kişiyi alacağımız evin önüne geldiğimizde durduk ve 2 dakika bekledik. Kabin memuru araca bindiğinde bağırarak “neden zamanında inmiyorsun evinden” diye başlayan cümlesi hakarete varan söylemlere kadar devam etti. O servisteki ortamı sanırım tahmin edersiniz. Bu kaptanımız her şeye ama her şeye yüksek sesle cevap veriyor ve mutlaka karşısındaki kişiyi rencide edecek şekilde konuşuyordu bunun için de mutlaka bir bahane buluyordu. Bu kişiler arasında; araç şoförü, bizi karşılayan ve gönderen hareket memuru, yükleme yapan işçiler, uçağa yakıt veren yakıtçı vb. yani operasyon da çalışan ve kokpiti bilgilendiren kim varsa o kişileri azarlıyordu. Yolcuları aldık ve kuleden motor çalıştırma talimatı istedim, nedenini bilmediğim bir şeyden dolayı kule “beklemede kalınız, arayacağım” dedi. Vay senmisin beklemede kalın diyen, ne yoğunluk var da müsaade etmiyorsun diye kokpitte terör estirmeye başladı. Daha sonra taksi ve kalkış yaptık. Kaptanımız Hava Trafik Kontrol birimleriyle konuştuğumuzda mutlaka onu memnun etmeyen bir şeyler buluyor ve o konuşmalar ve konuşanlar hakkında argo, çoğu zamanda ağza alınmayacak ve şu an söyleyemeyeceğim sözleri çok rahatlıkla söylüyordu. Maalesef ki 12 yaşındaki oğlum Volkan için hiç de iyi bir örnek olmamıştı ama şu an kendisi de kaptan olan oğlum, başkalarının kötü yönetiminden (CRM yokluğundan) ders alarak ekibi tarafından sevilen, bizim de gurur duyduğumuz iyi bir kaptan olmuştur. Değerli Okuyucularım, bunları bir amaç için söylüyorum, asla kimseyi kınamak, karalamak için değil. Hani bir laf vardır” nerden nereye” işte Sivil Havacılık ta daha bilgili, daha eğitimli, Ekip Kaynak Yönetimi çok iyi olan uçucu personel (kokpit, kabin) sayısı arttı ve yukarıda bahsettiğim davranışlarda bulunan kaptanlar artık şirketler tarafından tercih edilemeyecek ve zaten sayıları da yok denecek kadar azaldı diyebilirim. Ben inanıyor ve güveniyorum ki Türk Sivil Havacılığı genç neslimizin omuzlarında daha da yükseklere çıkacaktır.
Resimde Oğlum ve ben o gün A300 uçağının önünde ve oğlum tek resim çektirdik.Sevgiyle kalınız.