KAPTANIN KÖŞESİ/ BÖLÜM-73

Değerli Okuyucularım; şimdi sizlerle başımızdan geçen ve kaderimizin değiştiği bir balık avı faaliyetimizi paylaşmak istiyorum.2017 senesinin Nisan ayında resmi olarak Antalya’dan İzmir’e gelmiş ve buradan uçuşlara başlamıştım. Bizim için artık 19 sene yaşadığımız, yaz aylarındaki o sıcak ve nemli havaları geride bıraktığımız dolayısıyla hem yaşam kalitesi olarak hem de yaşaması kolay olan İzmir’de yaşamanın bir ayrıcalık olduğunu fark etmiştik. İzmir’de nem oranı ve yaz sıcakları Antalya’ya göre daha düşüktü ve insanı bunaltmıyordu. Diğer taraftan bu şehri sevmemize neden olan Kızım’ın bizi İzmir’e gelmemiz için çağırmasını saymıyorum bile. Hayatımızda verdiğimiz en doğru kararın aynı şehirde çocuklarımızla ve torunlarımızla yaşamanın olduğunu kısa zamanda fark etmiştik.Sosyal çevre olarak Antalya’dan çok daha fazla, emekli olmuş ve İzmir’e yerleşmiş devre arkadaşlarımızın olması bizi mutlu etmişti. Ayrıca, İzmir dışında ki şehirler de yaşayan ve İzmir’in çevre ilçelerinde yazlık konutları olan, yaz aylarındaki bu yazlıkçı arkadaşlarımızla bir araya gelebildiğimiz için de mutluyduk. Daha doğrusu, Antalya’da ki sosyal yaşantımızdan daha iyi bir yaşamı burada bulmuştuk. Burada sosyal faaliyetlerin fazla olmasının nedeni çok fazla emekli devre arkadaşlarımın olmasıydı. Uçucu olan devre arkadaşlarımın yaş sınırından uçuşları bırakmaları için 5-6 seneleri vardı ve o arkadaşlarım çoğunlukla İstanbul ve Antalya’da yaşıyorlardı. İzmir’de uçuşlarımıza devam eden 2 kişiydik ve uçucu olmayan emekli devrelerimizin sosyal faaliyetlerine müsait olduğumuz zamanlarda katılıyorduk.
BALIK AVI ÖZLEMİMİZÖyle sanıyorum ki birçok kişinin emekli olduğunda Ege’de bir sahil kasabasına yerleşip balık avlama hayalleri vardır. Bu hayal çoğunlukla kıyıdan olta balıkçılığı şeklindedir ve yaşadığım Güzelbahçe sahilinde birçok emeklinin balık avladığını gördüğüm için bu tespitim doğrudur diyebilirim. Bizim imkânlarımız biraz daha fazla olduğu için hayallerimizi daha ileri taşıyarak Çeşme/Ildır’dan, bazen de Güzelbahçe Balıkçı Barınağı’ndan kiralık balıkçı tekneleriyle sabah saat 06:00’da denize açılacak şekilde balık avına gidiyorduk. Kiraladığımız teknede yemek yapmak için küçük bir mutfak ve araç gereçleri vardı. Bu tekne bildiğimiz gezi teknesi olmadığı için teknenin kaptanının bize yemek hazırlamak gibi bir sorumluluğu yoktu. Dolayısıyla yiyeceklerimizi biz kendimiz temin ediyorduk.
ÖĞLEN MENÜSÜNDE SARDALYA KUŞU VARBu tür balık avı faaliyetlerinin koordinasyonunu sevgili devre arkadaşımız Haluk Turgut çok başarılı bir şekilde yapıyordu. Bu koordinasyon; balık avına gitmek isteyenlerin tespiti, teknenin ayarlanması ve yiyecek içeceklerin duyurulması şeklindeydi ve kolay bir iş değildi. Bu tür faaliyetlerde benim de katkım olması için ben de genellikle kılçığı alınmış ve kişi başına 7-8 sardalye kuşu dediğimiz (birbirine yapıştırıp mısır ununa bulanmış) ve yağda pişirdiğim balıkları kızartıyordum. Sardalye balığı bildiğiniz gibi yağlı mevsimde Omega-3 oranı çok yüksek bir balık olarak bilinir ve lezzetlidir.2020 Ekim ayının ilk haftasında Haluk arkadaşım Ildır’dan balık avı planladığını ve katılmak isteyenlerin isimlerini bildirmesini grubumuzdan yayımladı. Bu duyuruya 7 devre arkadaşı ve 1 sivil olarak katılacağımızı bildirdik. Balık avına katılmak isteyen devre arkadaşlarımızdan biri de, 8 Eylül 2020 tarihinde Türk Hava Yolları’nda aktif uçuculuk hayatını bitirip emekli olan sevgili devre arkadaşımız E. Kpt. Plt.Metin Pekoğlu’da vardı. Metin arkadaşımız ve ailesi emeklilik yaşamlarını yarı zamanlı olarak Alaçatı’da geçirmek istiyorlardı ve bunun için gerekli düzeni kurmuşlardı. Bu buluşma Metin arkadaşımızın biz İzmir grubu arkadaşlarıyla ilk kez buluşmasıydı ve çok heyecanlı olduğunu daha sonra sevgili eşinden öğrenmiştik. Balık avına gideceğimiz günün 1 gün öncesinin akşamında sevgili Metin kardeşimiz balık avı için oluşturulan gruptan hasta olduğunu ve yarın doktora gideceğini yazdı. Bunun üzerine bizler de gruptan geçmiş olsun dileklerimizi yazdık ve karşılıklı yazışmalarla konuyu kapattık.
ERKENDEN ILDIR’A GİTTİKSabah erkenden 3 araba Ildır’a yola koyulduk ve yaklaşık 45 dakika süren bir yolculuktan sonra limandaki teknenin kaptanının yönlendirmesiyle balığa çıkacağımız tekneye ulaştık. Tekne 10 kişinin seyahat edeceği büyüklükte bir tekne değildi ve daha küçük bir tekne ile(5-6 kişilik)balığa çıkmak zorunda kaldık. Bizi balık avına götürecek olan kaptanın 2 teknesi varmış, büyük teknenin gece balığa çıkanları götürdüğünü ve avdan dönmediğini söyledi. Bunun üzerine biraz riskli de olsa 7 kişi ve 1 kaptan balık avı için limandan ayrıldık. O gün ne kadar balık avladık hatırlamıyorum ama tek hatırladığım şey o teknedeki öğlen yemeği yediğimiz masanın çok küçük olması ve tabağımızdan yemek için kollarımızı vücudumuza birleştirmek zorunda kalmamız olmuştur. Yani nefes nefese, yakın olarak sıkışık bir oturma düzeninde 8 kişi öğlen yemeğimizi yedik.
ÜZÜCÜ BİR HABER ALDIKŞu an hatırlamıyorum bu üzücü haberi ne zaman aldığımızı ama Metin kardeşimizin biz balıkta iken hastaneye gittiğini ve orada COVID-19 virüsü kaptığını sanıyorum İzmir’de ki devre arkadaşlarımızın katıldığı İzmir79 grubundan öğrenmiştik. Metin kardeşimizin COVID olmasına çok üzülmüştük ve geçmiş olsun dileklerimize verdiği cevap ”Fena değilim, ilaç tedavisine başladılar. İlginiz için söylenecek hiçbir şey yok, en etkili ilaç, öptüm” şeklinde olmuştu. Bir süre sonra sevgili Metin’in sağlığı maalesef daha kötüye gidince Entübe etmek zorunda kalmışlardı.
DAHA ÜZÜCÜ BİR HABER ALDIKDevre gruplarımızda Metin’in sağlığı ile ilgili çeşitli haberler paylaşıldı. Bildiğiniz gibi Corona Pandemisi zamanlarında hasta ziyaretleri olmadığı için doktorların verdiği bilgileri DEÜ kapısında bekleyen arkadaşlarımız bizlere iletiyorlardı. Bu haberler bazı zamanlarda ümit olsa da çoğu zamanlar insanı ümitsizliğe sevk ediyordu. Kötü haber 23 Ekim 2020 günü geldi, maalesef sevgili Metin kardeşimiz yaşama tutunamamıştı. Çok sevdiği Çeşme Alaçatı/Çakabey Mezarlığı’na defnedildi. Işıklarda uyu sevgili kardeşim, mekânın Cennet olsun.Metin kardeşimizin o gün, ertesi günü hastaneye gitme kararı alması ve balığa gelmekten vazgeçmesi ile belki de bizlerin hayatlarını kurtardı. Eğer Metin kardeşimiz hastalığını önemsemeyip gelseydi pek muhtemel ki birçok kişiye covid-19 virüsü bulaşacaktı ve çok kötü sonuçları olabilecekti. Çünkü teknede yemek yediğimiz alan o kadar küçük ve dardı ki yemek esnasında nefeslerimizin birbirine karışmaması imkânsızdı.Seni hiç unutmayacağız sevgili kardeşim, ruhun şad olsun, ışıklarda uyu.Sevgiyle kalınız.