KATMER

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.***Bekleyin bakalım, bu şiir dursun biraz baş köşede. Ne yazacağımı henüz ben de bilmiyorum. İyi yazmanın varsa bi sırrı, budur zaten, otururken ne yazacağını bilmeyecen, sözcükler gendi gendine koşacak.Tek bildüüm, azıcık daha uyumam gerekiyordu ama Yahya Kemal Beyatlı akla düştü mü, en azından saygı gereği derhal uyanıp, yataktan kalkmak gerekir.***Canlar canı Osman Tanburacı abimin Sporpanel adlı sitesinde 3 yıl kadar Beşiktaş yazarlığı yapmıştım. Tarzım gereği, maçla ilgili en ufak bişey yazmıyo, Beşiktaş’ımızı izlerken kafamda oluşan çağrışımları (ve tribün anılarımı) kaleme alıyordum.Osman Abi uyardı bigün. Ula oolum dedi. Yok, o öyle demez. Gürselcüüm dedi. Yok, öyle de demez. Gürsel dedi, hah! Oğlum bari maçın kaç kaç bittiğini yaz. Denk geliyorum, insanlar sabah vapura binip çayını söylüyo ve senin yazını tıklıyo, düşün ki maçı izlememiş herif, skoru senden görecek, ama yok!Bu gonuşuktan sonra, skora da ufacık yer vermeye başlamıştım.Napim, maçın kaç kaç bittiği hiçbi Beşiktaşlının umrunda olmaz ki. Biz bi ibadete gider gibi gittik o tribüne, öyle yetiştik kuşaklar boyu, yaşamı öyle bildik… Alışkanlık işte!***Aynen bu hesap, şimdi şiir okuması yapacam size. Daha evvel hiç yapmadım, elbette Gürselce bi okuma olacaktır, idare ediniz.Varsayalım mehteran şefiyim. Haydi, has duuuuur, ya Allah!***Daha evvel de yazmışımdır, Yahya Kemal meğerse Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’a aşıkmış. Kimbilir ne büyük aşktır la diyerek övmüştüm bunu. Harbiden sevinmiştim, bana nooluyo ise?Tam böyle düşünmüyorum şimdi, tüm aşklar büyüktür.(Eh tabi edebiyatçının aşkı biraz daha değüşük oluyo. Daha katmerli, daha çetrefilli falan. Biliyoz da yazıyoz gardeşim. Kime diyum!)***Yahya Kemal’in “Kendi Gök Kubbemiz” adlı kitabında yer alan bu şiir, aslında tek parçadır. Okumanız kolay olsun deyu, bentler halinde aldım sayfamıza.Yıllarca yanlış bilgilendirilip, hatalı hüzünlendiğimiz aşikar. Bu şiir ölümü anlatmıyo. Aşk şiiri, aşk! Hiç kuşku yok ki Celile Hanım Yahya Kemal abimizi deli divane eylemiş.Ne güzel… (Kime diyum!)***Sessiz Gemi dediği, Büyükada’dan Sirkeci’ye kalkan İstanbul Belediyesi Şehir Hatları vapurundan öte bişey diğil.Yaz bitimi Celile Hanım Ada’dan İstanbul’a taşınıyo, Yahya Kemal rıhtımda nemli gözlerle kala kalıyo, vaziyetimiz sadece budur.Babam olsa, vay inek derdi, durum bu denli insancıl, yani ölüm acısı yok, sessiz gemi tabut diğil, abartmayınız.Aksine, bembeyaz bi yolcu vapuru.(Bu arada. Ben de az hınzır diğilmişim haa. Az yukarda yine aynı vapurlardan söz ederek bilmemne-i bişi sanatını şey etmiş oldum, siz de şimdi sakın şey etmeyin, düşümde babamı gördüm, büyük şamata vardı öte tarafta, çok mutluydular, Ecz. Haşim Amca, Av. Rasin Amca, Atlasın Orhan Amca, Av. Ahmet Amca ile)***Evvet okuma yapıyoruz, susun bakim!Şairimiz, üçüncü dizenin sonunda noktalı virgül kullanmış. Neden? Ne kadar gereksiz di mi? Biz anlayamaz mıyız okuyucular, orada bi soluklanmak gerektiğini?Emin diğilim, galiba aruz vezni var şiirde ve gosgoca ozan sık sık ıkınmak zorunda kalmış. Serbest ölçüyle yazsa, bizi nasıl uçururdu Allah bilir?Biz olsak dönmeyecekler yazardık. Oysa üstad, dönmiyecekler yazmış. Allah Allah? Düşüniciim bunu, ondan iyi bilecek halim yok ya!Şiirde bikaç yerde ünlem var. Olmamalı. Bana bakın la! der gibi hitap olmaz şiirde. Hele ki aşk şiirinde. Hele hele Nazım Hikmet’in anasına ünlemli aşık olunmamalı. (Hadi ben aşık olsam neyse!Yarime gızar da seni kafirin gızı der idim, o ayrı bişey. Giresun erkeğinin aşkı da farklı olur tabi)”Bir çok gidenin her biri”? Bu ne demek şimdi? Olmuş mu ey üstadım? Aruz ıkınması diyip bunu da hoş görelim mi?Peki.***Giresun’da edebiyatçı olmayı; “bir çok” mu doğrudur, yoksa “birçok” mu düzeyinde algılayanlar var. Ne fark eder? Dilimiz dünyanın en zenginidir, şair veya yazar nasıl yazmışsa doğrusu odur. Misal ben “biçok” deyu yazmaktayım, noolmuş?Nice Türk varsa oncadır Türkçemiz. Fazıl Hüsnü Dağlarca böyle demiş ula, O’nun sözünün üstüne söz mü olur?Kime diyum?***Haziran ayı yaklaştıkça, bizlerin yüreğine Nazım Hikmet derdi iner. Bu haftaki köşemi, sanki Yahya Kemal’den söz eder gibi yapıp Nazım Hikmet’e ayırdım ben de.Bilgi Yurdu’muz, bugün (29 Mayıs Çarşamba) saat 20.00’da, Vahit Sütlaş Sahnesi’nde Nazım Hikmet Gecesi düzenleyecek. Sevgili ağabeyim Süleyman Livanalioğlu önderliğinde yeni kurduğumuz İzler Dergisi Şiir Kulübü’nün ilk icraatı olacak bu… Ve 3 aylık periyotlarla sürecek… Ücretsizdir, onurlandırmanızı dilerim.Şu sıralar baskı öncesi son aşamada olan İzler Dergisi de Haziran’ı büyük ozanımız Nazım Hikmet’e ayırdı.Biz, doğruları yapmaya devam edeceğiz. Gerisi, yapılıp denize atılan iyilik misalidir. Hadi, balıktır bilmez, ama Allah mutlaka bilir.