MAYINLI SAHALARDA ŞEKİLLENEN İLİŞKİLER

Rusya-Ukrayna savaşının 2022 yılında yeniden alevlenmesi ile beraber tam olarak kim tarafından Karadeniz’e salındığı belli olmayan bir mayın krizi baş göstermişti Yeşilgiresun gazetesinin değerli okuyucuları. 24 Şubat 2022 günü, Rus ordusunun Kiev’i ele geçirme hedefiyle Ukrayna üzerine yürümesinden 1 ay geçtikten sonra ilk mayınlar Türk karasularında görüldü. 26 ve 28 Mart tarihlerinde İstanbul Boğazı ve Kırklareli’de İğneada açıklarında tespit edilen mayınlar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Sualtı Savunma Timleri tarafından imha edildi. Bu tehlikeye dair ilk işaret Rusya’nın 18 Mart 2022 tarihli NAVTEX ( Navigational Telex ) mesajıyla alınmıştı. Hemen ertesi gün ise Rusya Federal Güvenlik Servisi FSB’nin fırtına nedeniyle zincirlerinden kopan 420 mayının Karadeniz’de sürüklenmeye başladığı yönündeki uyarısı geldi. FSB’nin iddiasına göre bu mayınlar Ukrayna donanması tarafından Odessa, Özi, Ochakov, Chernomorsk ve Yuzhne sahil kentlerinin açıklarına yerleştirilmişti. Rusya, deniz ticaret yollarını tehdit eden bu mayınları döşeyen Ukrayna’yı 1907 tarihli Lahey Sözleşmesi’ni ihlal etmekle suçlamış, Ukrayna ise FSB’nin iddialarının bir dezenformasyon operasyonu olduğu yanıtını vermişti. Aradan geçen yaklaşık 2 yılda bu başıboş mayınların kurbanı olan gemilerle ilgili haberler aldık. Can kaybına ya da gemilerin batmasına yol açmasalar da söz konusu mayınlar “seyir hakkı özgürlüğünün” yani küresel deniz ticaretinin güvenliğini engelledikleri gerekçesiyle Washington ve Londra’nın yakın ilgi alanına girdi. Montrö Sözleşmesi nedeniyle Karadeniz’de Rusya’nın deniz üstünlüğüne karşı arzu ettikleri manevraları hayata geçiremeyen ABD ve İngiltere’nin duydukları rahatsızlıktan, keza Montrö Sözleşmesi’ni aşındırma girişimlerinden önceki yazılarımda size bahsetmiştim. MONTRÖ SÖZLEŞMESİ’Nİ ÇİĞNEME GİRİŞİMLERİNE KONULAN NOKTA İşte Türkiye, ABD ve İngiltere’nin Montrö Sözleşmesi’ni tartışmalı hale getirme gayretlerine 11 Ocak 2023 günü itibarıyla noktayı koydu. Romanya ve Bulgaristan’ın da katılımıyla “Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Mutabakatı” İstanbul’da imzalandı. Böylece Türkiye, Karadeniz’e sahili olan ülkeleri bir işbirliği çatısı altında toplayarak “bölgesel sorunlara, bölgesel çözümler” yaklaşımına bağlılığını bir kez daha hayata geçirdi. Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarına göre bu organizasyona katılacak ülkelerin sayısı artabilir, ancak yeni üyelerin belirlenmesi ve kabul edilmesi ancak oy birliği ile mümkün olabilir. Altı çizilen bir husus ise “Karadeniz’e kıyıdaş olmayan müttefiklerimizin katkı beklentilerine verilen değerle birlikte, oluşturulan bu inisiyatifin sadece üç kıyıdaş müttefik ülkenin gemilerine açık olacağı”. Mutabakatın ardından bakanlık kaynakları, İngiltere’nin Ukrayna’ya sattığı mayın avlama gemilerinin savaş bitmeden Karadeniz’e giremeyeceklerini de bir kez daha vurguladılar. Mutabakatın hayata geçirilmesi ile beraber Türkiye, Romanya ve Bulgaristan donanmalarından 4 gemi, Karadeniz’deki mayın tehdidine karşı operasyona başlayacak.
KIZILDENİZ’DEKİ DURUM ÖRNEK OLMALIİsrail’in Gazze saldırısını takiben, Yemen’in bir kısmını kontrol altında tutan Husilerin İsrail ve müttefiklerine bedel ödetmek maksadıyla, küresel deniz ticaretini akamete uğratan saldırıları durdurulamıyor. ABD ve İngiltere’nin 1 haftadır sürdürdüğü bombardımanlar, Husilerin balistik füze ve kamikaze dron tehdidini ortadan kaldırabilmiş değil. Dahası Kızıldeniz’deki tehdidin Avrupa’ya maliyeti her geçen gün artıyor. Kızıldeniz-Süveyş Kanalı yoluyla Avrupa’ya ulaşması gereken gemilerin yüzde 95’i yolculuk sürelerini uzatacak Ümit Burnu-Cebelitarık rotasına yöneldiler. Katar, bölgede artan risk nedeniyle Avrupa’ya sıvılaştırılmış doğalgaz sevkiyatını askıya aldı. Shell enerji şirketi de Kızıldeniz üzerinden yürüttüğü tüm operasyonları durdurdu. Sadece Kızıldeniz örneği dahi, “Zengezur Koridoru” ve “Basra Kalkınma Yolu Projesi” ile alternatif ticaret yolları inşa etmeye çalışan Türkiye açısından İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Karadeniz’in önemini tasdik ediyor.
ROMANYA’NIN SİLAHLANMA PROGRAMI TIRMANIŞTAGelelim Karadeniz bağlamında üzerinde durduğumuz bir başka konu olan Romanya’nın sıra dışı boyuttaki silahlanma programına. Karadeniz’e Montrö Sözleşmesi’ni çiğneyerek giremeyeceğini anlayan ABD, İngiltere ve Fransa’nın bu amaçları için Romanya’yı köprü olarak kullanma niyetleri gün geçtikçe kendisini açığa vuruyor. Romanya’nın savunma bütçesi 2020 yılından itibaren 5 milyar doların biraz üzerine çıkmaya başlamıştı ve 2023 yılına kadar 5 milyar 187 milyon dolar ile 5 milyar 560 milyon dolar arasında bir profil çizdi. 2024 yılı içinse bu bütçe dünyada pek az ülkede rastlanacak rekor bir sıçrama gerçekleştirerek 20 milyar dolar seviyesine ulaşacak gibi görünüyor. Bu artış 2024 yılıyla da sınırlı kalmayacak. 2028 yılına kadar 60 milyar doların üzerinde harcama yapması beklenen Romanya, hava kuvvetlerini ve donanmasını baştan aşağı modernize ederken Türkiye’den de silahlı insansız hava araçları temin edecek. Görünen o ki, Ukrayna’dan beklediği verimi alamayan ABD-İngiltere ikilisi, Rusya’nın yakın gelecekteki hamlelerine hazırlıksız yakalanmamak niyetinde. Alman Bild gazetesinin iddiasına göre, NATO ittifakı 2024 yılının sonbaharında Baltık ülkelerini hedef alabilecek Rusya kaynaklı bir hibrit çatışmaya hazırlanıyorlar. Bu öngörünün gerçekleşmesi halinde dünyanın bir stratejik denizi ( Baltık ) daha çatışma haline gelecek demektir. Bu aynı zamanda açık tutulabilen ticaret yollarının önemi açısından Karadeniz’in değerini bir kat daha artıracaktır.