Yeşilgiresun gazetesinin değerli okurları, geçtiğimiz iki haftadaki yazılarımda Rusya’nın hem savaş alanında, hem de ülke içerisindeki muhaliflere karşı harekete geçtiğine dikkat çekmiş, Transdinyester üzerinden, her alanda artan baskısını destekleyecek bir adımın gelebileceğini ifade etmiştim. Nitekim, Moldova sınırları içerisindeki Rus azınlığın yaşadığı Transdinyester bölgesi parlamentosu, bu köşedeki yazımla eş zamanlı olarak Rusya’dan yardım talep etti. Bu talebin sebebi olarak ise Moldova’nın kendilerine uyguladığı ekonomik ambargoları gösterdiler. Rusya henüz bu talebe bir yanıt vermedi ya da nasıl bir yol izleyeceğine dair fikrini açık etmedi. Anlaşılan bu yardım talebini, uygun zamanda masaya sürecekleri bir kart olarak değerlendirmek istiyorlar.
RUS DONANMASI ERİYORÖte yandan Batılı ülkelerden aldığı anlaşılan yardımla Ukrayna ordusu Karadeniz’deki Rus donanmasını her geçen gün biraz daha eritiyor. 4 Mart gecesi, Ukrayna ordusuna İngiltere tarafından temin edildiğini artık Sağır Sultan’ın dahi duyduğu insansız deniz araçları ile düzenlenen saldırıda, Sergei Kotov devriye gemisi batırıldı. 92 metre uzunluğundaki bu gemi Rus donanmasının en modern unsurlarından biriydi. Batılı ülkelerden alınan yardım demişken; Rus karşı saldırısı psikolojik harp alanında da etkisini hissettiriyor. 29 Şubat-1 Mart tarihleri itibarıyla Rusya, Kırım’a yönelik bir füze saldırısının planlaması için Alman generaller arasında yapılan görüşmenin kayıtlarını medya aracılığıyla uluslararası toplumla paylaştı.
GÜVENİLMEZ MÜTTEFİK: ALMANYABu rezaletin çok farklı boyutlarını önümüzdeki günlerde konuşmaya devam edeceğiz. Bir Alman generalin, Singapur’daki otelin wi-fi sistemini kullanarak görüşme yapması başlı başına bir skandal. Konunun bir başka boyutu ise görüşmede İngiliz ordusunun Ukrayna topraklarında oynadığı rolün ifşa edilmesi. İngiliz askerlerinin Ukrayna topraklarındaki varlıkları herkesin bildiği ama konuşmadığı bir gerçekti. Ancak bu dinleme operasyonu vesilesiyle teyit edilmiş oldu. Ama skandalın esas önemli boyutu, Fransa-İngiltere ikilisi başta olmak üzere, Ukrayna’da operasyon yürüten NATO üyesi ülkelerin Almanya’ya karşı artık hiçbir güven duymayacakları gerçeği. Rusya bu dinleme kaydını ifşa ederek, hasım cephede fay hattı oluşturmayı büyük ölçüde başardı. Dinleme kaydının etkilerinin Alman iç siyaseti ve bürokrasisine etkilerini ise bir başka yazı konusunda ele almak isterim.
MÜTTEFİKLER ARASINDA ŞÜPHE UYANDIRMA YARIŞIRusya, Almanya ile müttefiklerinin arasını açmaya çalışırken eş zamanlı karşı hamle de geldi. Financial Times gazetesinin 29 Şubat tarihli nüshasının manşeti bir karşı operasyonun izlerini taşıyordu. Financial Times’ın iddiasına göre 2008-2014 yılları arasında hazırlanmış olan 29 adet gizli Rus askeri dosyası ellerine geçmişti. Haberde her ne kadar “Rusya’nın taktik nükleer silah kullanma eşiğinin düşük” olduğu iddiası işleniyor gibi görünse de, esas üzerinde durulan nokta, Rusya’nın, Çin Halk Cumhuriyeti istikametinden gelecek bir işgal eylemine karşı hazırladığı askeri planlardı. Financial Times el altından bir Rusya-Çin ihtilafını tetiklemenin arayışı içerisindeydi. 2014 yılından bu yana Batılı ülkelerin sürekli “Rusya taktik nükleer silah kullanacak” fikrini işliyor olmaları da üzerinde durulması gereken bir başka konu. Hatırlayacaksınız, İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliği meselesi Baltık Denizi’nde nükleer silah yüklü olarak uçtukları iddia edilen 2 Rus uçağına dair haberlerin yayınlanmasıyla gündeme gelmişti.
Müttefikler arası ilişkileri bozmaya odaklanan karşılıklı hamleler bununla kalmadı. Şimdi gelelim bu hamlelerin en spektaküler olanına, manşetimizdeki “Medvedev’in Haritası”na. Putin ile devlet başkanlığı ve başbakanlık koltuklarını nöbetleşe değişen ve halen Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Dimitri Medvedev, 4 Mart günü Karadeniz kıyısındaki Soçi kentinde düzenlenen bir gençlik forumunda sahneye çıktı. Medvedev’in konuşmasından daha ilginç olan, sahnedeyken arkasında beliren haritaydı. Ukrayna’nın Rusya’ya ait olduğu iddiasını tekrarlayan Medvedev’in haritasında Ukrayna’ya bırakılan topraklar bugünkünün neredeyse 20’de biri kadar bir alanı kaplıyor. Ancak daha dikkat çekici olan, Rusya’nın Ukrayna topraklarının tamamına değil büyük kısmına el koymayı öngörüyor olması. Kremlin Sarayı’nın anlayışına ve bu haritaya göre Ukrayna topraklarının hatırı sayılır bir kısmı Polonya ve Romanya’ya bırakılıyor. Rusya’nın, hızla silahlanan ve NATO’nun doğu kanadında giderek daha etkin sorumluklar üstlenen iki müttefik ülkenin ihtiraslarını gıdıklamaya yönelik bu şovu Brüksel’deki karargahda şüpheleri daha da artırmış olsa gerek. Kiev’deki yönetimin tamamen çökmesiyle sonuçlanabilecek bir savaş finali senaryosunda bu haritanın gerçekleşme ihtimali hafife alınmayacak kadar yüksek. Birinci Dünya Savaşı sırasında ve İkinci Dünya Savaşı öncesinde bu tür gizli paylaşım anlaşmaları oldukça yaygındı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan dünya düzeninde gizli anlaşma yollarına sapılmaması yönünde benimsenen anlayışın yıkılması söz konusu olabilir mi? ABD ve G-7 ülkelerinin Gazze’deki İsrail saldırısı karşısında uluslararası hukukun paspas olmasına göz yummalarına bakacak olursak, Ukrayna’nın paylaşımına yönelik üstü örtülü bir mutabakatın günün birinde hayata geçmesi de sürpriz olmayacaktır.