MONTRÖ SÖZLEŞMESİ’NE KARŞI ABD “YATIRIM” HAVUCU

Yılın son haftasına 22-23 Aralık günleri Irak’ın kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Pençe Harekatları dizisiyle tesis etmiş olduğu güvenlik şeridinde görev yapan askerimizi hedef alan saldırılarla girdik. Amerika Birleşik Devletleri’nin 1990’lı yıllardan bu yana devam eden sponsorluğunda PKK/KCK/YPG/PYD harfler silsilesi halinde karşımıza çıkan PKK’nın terör saldırısında 12 askerimizi şehit verdik. Olayın güvenlik ve psikolojik harp boyutu kapsamında bir kez daha ABD’nin Türkiye’nin müttefiki olup olmadığı konusu gündeme geldi. Biz 2021 yılından itibaren klasik terör yöntemlerini bir kenara bırakarak yıpratma savaşına yönelen terör örgütünün güney sınırımızdaki eylemlerine dikkat kesilmişken, ABD’nin Türkiye ile doğrudan ilgili ticaret yolları, enerji ve su kaynakları ile ilgili gözlerden kaçan bir hamlesi geldi. Bu hamle, Yeşilgiresun Gazetesi için 4 aydır kaleme aldığım makalelerde ısrarla üzerinde durduğum ABD’nin Karadeniz’e olan ilgisini tasdikler nitelikte. ABD Savunma Bakanı Austin’in 2021 yılında Romanya ziyareti sırasındaki basın toplantısında dile getirdiği “Karadeniz’in güvenliği ABD’nin ulusal güvenliği ile yakından ilgilidir” cümlesinin ne anlama geldiğini “Amerika’nın Sesi” için meslektaşım Dilge Timoçin’in ( İlgililer için: https://d33vxfhewnqf4z.cloudfront.net/a/abd-yeni-karadeniz-stratejisi-turkiye-icin-ne-anlama-geliyor/7409041.html ) 23 Aralık günü hazırladığı haberde görüyoruz. ABD’NİN KARADENİZ SENARYOSU NETLEŞİYOR“ABD’nin Yeni Karadeniz Stratejisi Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?” başlıklı haber özetle, ABD Başkanı Biden tarafından imzalanan ve ABD’nin 2024 yılı savunma harcamalarının kapsamını belirleyen bütçe tasarısı içerisinde Karadeniz bölgesinin önemli bir yeri olduğuna işaret etmekte. Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nda (National Defense Authorization Act /NDAA) Karadeniz için de başlık açıldı. Yasadaki ifadelere göre Karadeniz’de Rusya ve Çin’in bölge ülkeleri üzerindeki “ekonomik baskılarının” azaltılması hedefleniyor. Washington yönetimi aniden Karadeniz bölgesi ülkelerinin büyüme ve enerji bağımsızlıklarının öncelenmesi gerektiği hususunda aydınlanmış ve bu ülkelerin NATO kuvvetleriyle birlikte çalışmalarını geliştirecek yardımları artırmaya karar vermiş. ABD’nin savunma bütçesi içerisine sıkıştırdığı yardımların bir başka hedefinin de yine Karadeniz bölgesi ülkelerinin “demokratik dayanıklılıklarını” artırmak olduğu ifade ediliyor. Yani Karadeniz bölgesi ülkeleri için Birinci Soğuk Savaş başlangıcındaki “Marshall Planı”na benzer bir Noel paketi müjdelenmekte. Bu paketin havuç ya da olta olarak sunulan kısmı ise işbirliği yapacak ülkeler için hazırlanan “doğrudan yabancı yatırım” fırsatları. “Amerika’nın Sesi”nin haberinden benim anladığım ve ABD’nin 75 yıllık müttefiklik performansının ortaya koyduğu izlenim, Montrö Sözleşmesi’ni aşındırarak Türk Boğazları’nı aşamayan ve Karadeniz’de at oynatamayan Washington yönetiminin bölgeye sızmak için yeni bir senaryoyu yürürlüğe koyduğu. ABD’nin bu senaryosuyla eş zamanlı olarak Fransa’nın Moldova ve Ermenistan’a yaptığı silah satışlarını ve 22 Aralık günü Fransa’nın Ukrayna’dan Güney Kafkasya’ya kadar uzanan alandaki bir casusluk ağının Azerbaycan tarafından ortaya çıkarıldığını da bir kenara not edelim. Ve yine ABD yönetimi bizzat Karadeniz’e giremediği için Romanya’yı tepeden tırnağa silahlandırma çalışmalarına da hız verdi. Donanması İngiltere ve ABD desteğiyle modernize edilen, F-35 uçakları almaya hazırlanan Romanya’ya Javelin tipi anti-tank füzelerinin satışı da ABD yönetimi tarafından onaylandı. Bu noktada “Amerika’nın Sesi”nin haberindeki şu satırlara bu yazıda yer açmak istiyorum: ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Kamu Diplomasisinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Liz Allen da Kasım ayı başında Bulgaristan’a gitti; başkent Sofya ve Karadeniz kıyısındaki liman şehri Varna’da hükümet ve donanma yetkilileriyle görüştü. Bu ziyaretten iki hafta sonra da, ABD Kongresi’nde savunma bütçesi mesaisi sürerken, 16 Kasım’da sosyal medya platformu X’te, Varna Limanı’nda çektiği videoyu paylaşan Allen, “ABD güvenli, müreffeh ve birbiriyle bağlantılı bir Karadeniz bölgesinden yana. Rusya’nın Ukrayna’daki saldırı savaşı ve bölgedeki zorlayıcı eylemleri karşısında bu değerler için mücadele ediyoruz. Karadeniz bölgesi NATO müttefiklerimiz Bulgaristan, Romanya ve Türkiye için kritik öneme sahip. Aynı zamanda dünyanın geri kalanının ihtiyaç duyduğu serbest mal ve gıda akışı için de kilit önemde. ABD’nin Karadeniz bölgesiyle olan bağı kültür, eğitim, ekonomi, mesleki ve elbette güvenlik ortaklığı temelinde derinlere dayanmakta. Güvenli, emniyetli, müreffeh ve birbirine bağlı bir Karadeniz bölgesi için mücadelemizi sürdürmeyi amaçlıyoruz” mesajı verdi. Irak ile Türkiye’nin bölgenin ekonomik kalkınması için üzerinde çalıştıkları “Basra Kalkınma Yolu Projesi”ni hedef aldığı aşikar olan PKK/KCK/PYD/YPG terör örgütünün son eyleminin ardından Irak’ın kuzeyine odaklandığımız bu günlerde, Karadeniz’de ortaya çıkan bu yeni senaryoya dikkat kesilmeliyiz. Gelecek haftaki yazımda ABD’nin ne denli sadık! bir müttefik olduğuna dair örnekleri içeren yazıyla konuyu sürdürmek niyetindeyim. Giresun ve Karadeniz ile ilgili iyi haberlere ise bu hafta yer vermek mümkün olmadı, onların da altını gelecek hafta çizmek ümidiyle.