MUCİZE

Gazi caddemiz yapılana değin, şehrin merkezi Hacı Hüseyin Mahallesi imiş. Can Akengin’in nesirlerinden çözebildiğimiz kadarıyla; çarşı, pazar, kasap, manav, berber, kahvehane, manifaturacı vb yerler bizim Hacı İsiin’deymiş hep.Doğu Giresun yani…Giresun’un batı yakasını oluşturan Kumyalı mahallesi ahalisine, şaka yollu “öte yüzlü” denilirmiş örneğin.Asıl ve öte…Doğu ve batı…Ne tatlı rekabet di mi?***Ata toprağımdır. Ben, Hacı Hüseyin çocuğuyum, övünçlüyüm bununla, hiçbişi diğilse mahallem dünya mizah merkezidir. Yeter!Ama Kumyalı deyip de geçemedim ki ömrümce! Gerçekten kum… Uçsuz bucaksız, km.lerce uzanan altın sarısı kumsal… Ve hemen deniz… Adı üzerinde, yalı işte.Sanmıyorum yeryüzünde başka örneği olsun; evden çık, yokuş aşşaa yürü, belediye binasını geç, ayakkaplarını çıkar, kumsala bas ve denize gir?***Şimdi yok bunların hiçbiri.Vatana ihanetten yargılanma gerektirir. Katletmişiz.***a) Teyyaredüzü. Şehrimizin öte yüzünde. 150 sene evvel, ufak tefek uçakların inebildiği… Doğal düzlük. Havaalanı yapmayı akıl edememişiz ama?Delirmek işten diğil, yurdun ilk havaalanı, bizim ilimizde zaten varmış yahu?b) Gemilerçekeği. Bizim Hacı Hüseyin tarafında. Allah nasip etmiş! Her yer doğal kayalık! Ama tutup limanı da öte yüze inşa etmişiz.Çıldırmak işten diğil, kainatın en korunaklı limanı zaten mevcutmuş bizde yahu?***Öte yüz-beri yüz derken sahil boyu yürümeyi çok seven bi kardeşinizim ben. Yoo, öyle sanıldığı gibi edebiyatçı yürümesi diğil benimkisi, hayatta hiç densizlik yapmadım, beni zibidilerle karıştırmayın, çok rica ediyorum.Sağlıklı yaşam yürümesi deseniz, o hiç diğil. Anılarımla ve rahmetlilerimle yürüyorum sadece.Bakmayın, uzaktan bi başımayım gibi durur. Biz 500 kişiyiz aslında.***Bu yürümelerim esnasında, epeydir plajlar mevkiine geçmemiş, ihtimal yorulmuş ve yarı yoldan dönmüşüm demek. Geçen gece kısmet oldu, can dostlarımla gittik oralara nihayet.Büyülendim.En son geçtiğimde, 5 tane belediye işçisinin çalışır gibi yaptığı ve bi icraattan ziyade doğa katliamı izlenimi veren ucube görünüm, çağdaş bi batı tatil kasabasına dönüşmüştü.24 saat canlı… Binlerce insan… Kafeler, restoranlar, spor alanları, müzikli yerler, yerel nüanslar, ışıklar, çiçekler, kum, deniz…Hayran kalmamak, takdir etmemek, gururlanmamak elimde diğildi. Anında aradım, gece vakti demedim, dönemin belediye başkanını;-Başkanım buralar muhteşem olmuş, kutluyorum sizi. Ne kadar geç fark etmişim, beni bağışlayın.-Sağol Gürsel Bey, ödül almış gibi oldum.***Çevre illerden her geçişte nasıl derinden üzülüyoruz, biliyonuz. Vay efendim ne kadar geliştiler, ne güzel bi şehir oldular, biz geri kaldık…Dilim döndüğünce anlattım, yazdım oysa… Onların makyaj olduğunu… Kaldırınca makyajı, içinin nasıl da boşluğunu…Giresun zaten ezelden batı sahil kasabasıdır. Tatil beldesidir. Büyümek diye bi derdi olmaması gerekir. Giresun’a herşey yaraşır, güzellik toprağımızın genlerinde zaten vardır. Şehrimizde nerelere asla tekbi çivi dahi çakılmayacağını, nerelerde küçük dokunuşlarla mucizeler yaratılacağını bilen yöneticiler seçmemiz yeterlidir.***Tamamı yakın dostlarımdan, çok sevdiğim kardeşlerimden oluşan yeni belediye yönetimine düşen; plajlar mevkiinde yapılan güzel işleri örnek alıp, tüm Giresun’u daha da ileri taşımak olmalıdır.Eski ve yeni belediyelerin partileri arasında yaşanan tartışmalar, bırakıldığı söylenen borçlar, maaş ödenmez hale düşülsün diye hükumetçe yapılan insafsızlıklar bu yazının konusu diğildir.Sadece özlemini duyduğum o tatil beldesini yazdım ben.(Kimse fesatlık yapmasın lütfen. Yeni başkanımızı da türlü çeşitli konularda sık sık arıyorum tabi ki. Şehrimin nöbetçisiyim çünkü. O’nun da çok güzel işler başaracağına eminim, destekçisiyim)