Osman Ağa’nın Cenaze Merasimi ve Anıt Mezarı

Her iki nisanda Osman Ağa’nın hayatı ve kahramanlıklarını dile getirdik. Ancak vefatından sonra Giresun’a getirilişi, defin merasimi ve sonrasında Mustafa Kemal Paşa’nın talimatı ile Giresun Kalesi’ne yaptırılan anıt mezarı hakkında hiç konuşmadık. Bu vesile ile bu yıl farklı olarak yukarıda bahsettiğim konulardan bazı satırbaşlarına değinmeyi ve Ağa’yı cenaze merasimi ile sizlere hatırlatmayı uygun buldum.
Osman Ağa konusundaki çalışmalarıyla simge isimlerden biri haline gelmiş olan rahmetli Ö. Erden Menteşeoğlu, Mustafa Kemal Paşa’nın Muhafız Alayı Komutanı Milis Yarbay Osman Ağa isimli kitabında “Cenazenin Giresun’a Getirişi” başlıklı bölümde bu konuları söyle özetliyordu:
“Osman Ağa’nın ailesi ve Giresun halkı, cenazenin Ankara’da kalmasını istemiyordu. Eşi Zehra Hanım, Müdafaa-i Milliye Vekâleti’ne çektiği bir telgrafla, “Kocamın cenazesini gönderin” talebinde bulundu.
Cenazeyi almak için görevlendirilen kardeşi Hacı Hasan Efendi Ankara’ya gitti. Hacı Hasan Efendi, kendisine yardımcı olması için, Giresun eski mutasarrıfı Nizamettin Bey’le temas kurdu. Nizamettin Bey, Osman Ağa’yı milliyetçi ve vatanperver oluşuyla seviyordu. O’nun sırlarını iyi biliyordu. 
Hacı Hasan Efendi cenazenin kendisine teslim edilmek üzere, vekâletten alınmasında, Nizamettin Bey’e ricada bulundu. Cenaze verilmeyince, Sıhhiye ve Maarif Vekili Dr. Rıza Nur’a başvurdular. O da Rauf Bey’i (Orbay) arayıp, “Bu kadar olmaz. Ölmüş, her şey olmuş bitmiş. Cenazesini verin!” talebiyle cenazenin alınmasını sağladı. (1)
Gerekli işlemler tamamlandıktan sonra, cenaze teslim alındı. Kurşun kaplı tabut içindeki cenaze, trenle İstanbul’a, İstanbul’dan vapurla Giresun’a getirildi. Törene katılmak üzere Nizamettin Bey de Giresun’a geldi.
 “1923 yılının Nisan ayı başlarıydı. Cenazeyi getiren vapur liman yatağına demir attı. Ardı arası kesilmeyen, acı acı siren sesleriyle cenazenin geldiğini duyurdu. Herkes koşarcasına iskeleye akın ediyordu. İskele ve Taşbaşı tıklım tıklım doldu. Milli kahramanına ağlamayan yoktu. Kimileri çığlıklar atıyor, kimileri yürekler dağlayan ağıtlar yakıyordu.
Osman Ağa bu defa top tüfek sesleriyle değil, gözyaşlarıyla karşılanıyordu. Suya indirilen yüzlerce kayık, vapurun bordosuna yanaştı. Cenazeyi almakla görevli heyet vapura çıktı. Hacı Hasan Efendi’ye başsağlığı dileklerinde bulundular. Sonra da cenazeyi özel hazırlanmış kayığa indirdiler. İskele’de tekbir sesleri yükseliyordu. Çetelerin omuzladığı tabut, ağır adımlarla, ardındaki insan seliyle evine getirildi. Köylerden gelecek silah arkadaşlarının cenazeye yetişebilmeleri için, o gece evinde misafir edildi. Sabahın erken saatlerinde, köylerden gelenlerle bütün Giresun halkı evinin önünde mahşeri bir kalabalık oluşturdu.
Cenaze namazı Çınarlar Camii’nde kılındı. Cenazeyi taşımak için herkes birbirleriyle yarışıyordu. Cenaze tekbir sesleriyle kaleye çıkarıldı. Kalenin kuzey kesimindeki Kurbanlık Mezarlığı’nda toprağa verildi.” (2)
Ankara İstiklal Mahkemesi Heyeti 15.12.1925 tarihinde Giresun’a geldi. Üç gün kaldılar. Giresun’dan ayrılmadan Osman Ağa’nın mezarını ziyaret ettiler. Ankara’ya döndüklerinde, Kılıç Ali Bey Osman Ağa’nın mezarının hazin halini Mustafa Kemal Paşa’ya üzülerek anlattı. Mustafa Kemal Paşa’da, en yakın silah arkadaşının basit bir mezarda yatmasına gönlünün razı olmadığını aynı duygularla ifade etti. Mezarın en kısa zamanda kalenin uygun bir yerine nakledilmesini emretti. Mustafa Kemal Paşa’nın emirleriyle, mezar, kalenin şehre hâkim olan en yüksek tepesine nakledildi. (3)
Nakledildiği yerde Anıt mezarı inşa edildi. Dikdörtgen planlı mezarın başında kare prizma şeklindeki kitabenin bir yüzüne eski yazıyla, diğer yüzüne Latin harflerle Milli Mücadele’deki yaşam öyküsü yazıldı.
Tarihi kişiliğini yansıtan öyküsü, 15. Fırka Komutanı Nurettin Paşa tarafından askeri sicil defterlerinden çıkarılarak mezar taşına yazılmak üzere gönderilmişti.
Yazının orijinal metni:
“Giresunlu Feridunzade Osman Ağa’nın tarihçe hayatı:
328 Balkan Harbi’nde bedeli nakdi verdiği halde gönüllü olarak harbe gidip Çorlu’da mecrup düşmüş ve ayağı sakat kalmıştır.
Harb-i Umumi’de asker olmadığı halde gönüllü bir müfreze teşkil ederek Ruslarla birçok muharebatta bulunmuş, bilhassa Tirebolu’da Harşıt hat müdafaasında yararlık göstermiştir. İstiklal Harbi’nde milli taburla Ermeni muhrebesinde, Koçgiri isyanında, Pontusçulara karşı fevkalade çalışmış, Yunanlıların Sakarya’ya gelmeleri üzerine dört taburluk bir alay teşkil ederek Yunanlıların denize atılmasına kadar bütün muharebata iştirak etmiştir.
Bidayetinde binbaşı iken fevkalade hizmetine mükafaten kaymakamlığa terfi etmiştir.
Doğum tarihi: 1299 (1883)
Ölüm tarihi: 1339 (1923)” (4)
Anıt mezarındaki özleştirilmiş metin:
“Hüvelbaki Giresunlu Feridunoğlu 1883 doğumlu merhum Osman Ağa 1912 Balkan Harbi’ne gönüllü olarak gidip, Çorlu Savaşı’nda ayağından yaralanarak sakat kalmıştır. Umumi harpte gönüllü müfrezesi ile Harşıt müdafaasında bulunmuş, Koçgiri isyanının bastırılmasına katılmış, teşkil ettiği alay ile Sakarya Harbi’ne girmiş, işgal kuvvetlerinin yurdumuzdan atılmasına kadar bütün savaşlara katılmış. Gösterdiği yararlıklara karşı binbaşılıktan yarbaylığa yükselmiştir. Sulhtan sonra Hicaz’a gitmek niyetine ölümü mani olduğundan kendisine bedel harp arkadaşı Kurtoğlu Hacı Hafız hacca gönderilmiştir. Hacı Osman Ağa ruhuna Fatiha.
Osman Ağa’nın ölümünden sonra Garp Cephesi Komutanlığı’nın 04.04.1923 tarih ve 2651 sayılı emirleriyle 47. Alay’ın Birinci ve İkinci Taburları, Altıncı ve Sekizinci Tümenler; Üçüncü Taburu da Yedinci ve Onbirinci Tümenler dâhilinde lağvedildi. Bu sonuçla 47. Giresun Gönüllü Alayı’nın Milli Mücadele’deki görev ve hizmetleri sona ermiş oldu.(5)
(1). Dr. Rıza NUR, Hayat ve Hatıralarım, s.1182
(2). M. Şakir SARIBAYRAKTAROĞLU, Osman Ağa ve Giresun Uşakları Konuşuyor, s.
       208–209
(3). Emekli öğretmen, araştırmacı yazar Ali Osman SÖNMEZ’in (1915–1983) özel not
      defterinden
(4). Karadeniz Gazetesi, tarih: 23.01.1952, sayı: 4, Giresun.
(5). Ö. Erden Menteşeoğlu, Mustafa Kemal Paşa’nın Muhafız Alayı Komutanı Milis Yarbay Osman Ağa, Ankara, 2014