Galatasaray-Fenerbahçe müsabakasının öncesinde yaşanan gerginlikle birlikte Riyad Büyükelçiliği de gündeme geldi. Büyükelçilik binasının, Anıtkabir’e benzemesinin altında yatan neden ise tasarımı daha da kıymetli hâle getiriyor.
Lafı daha fazla uzatmadan hem yapının tasarım sürecini hem de mimarı Ahmet Vefik Alp’i yakından tanıyalım.
Mimar Kent Bilimci ve Yüksek Mühendis Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp kimdir?
1948 doğumlu Ahmet Vefik Alp, inşaat mühendisliği ve mimarlık üzerine aldığı eğitimlerinardından yaptığı çalışmalar ile sadece Türkiye de değil dünyada da adından söz ettirmiş bir isim. Teksas, Rice Üniversitesinde hazırlamış olduğu tezin özetinin birçok dile çevrilmesi bile başarılarından sadece biri.
Dünyaca ünlü tasarımların altında imzası bulunan Alp’in, 1982 yılında Suudi Arabistan’daki Kral Fahd Üniversitesine davet edilmesi ile de ülkedeki çalışmaları başlıyor. Rektör malikânesinden otele, çeşitli villalardan alışveriş merkezlerine kadar birçok projeyi hayata geçiren Alp, artık hepimizin bildiği üzere T.C. Riyad Büyükelçilik binasının da mimarı.
T.C. Riyad Büyükelçilik binasının tasarımı, ders öyle değil böyle verilir dedirtiyor.
Fotoğrafta gördüğünüz büyükelçilik binasına bakınca aklınıza direkt Anıtkabir geliyor değil mi? Bu bir tesadüf değil, Ahmet Vefik Alp’in düşünülmüş tasarımının hayata geçişi. Alp’in çizim dünyasının içerisinde aslında Suudilerin Ankara’ya gerçekleştirdiği resmî ziyaretlerde Anıtkabir’i ziyaret etmemeleri yatıyor. Alp, Suudilere olan kızgınlığının sonucu olarak Anıtkabir’i onların başkentleri yapıyor.
Suudi Kral’ın, büyükelçiliği Cidde’den Riyad’a taşımak için yayımladığı fermanının üzerine, elçilik şehirdeki Kraliyet Sarayı’nın hemen yanına yerleştirildi. Her ülkeye ayrılan parsellerde, her ülkenin seçtiği mimar ve ekibi ile Suudi, Alman teknisyenlerin iş birliği içerisinde çalışıyordu. Hazırlanan elçilik binaları, katı bir yönetmelik çerçevesinde projelendiriliyordu.
T.C. Riyad Büyükelçilik binasının proje onay süreci ise Arriyadh Development Authority, T.C. Dışişleri Bakanlığı ve T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından geçerek başladı ve yapının inşasına 1986’da geçildi.
Türk-Osmanlı geleneksel motifleriyle bezenmiş yapı, yine millî mimarilerimizden de atıflar ile yerel Arap kültürünün mimari yorumu ile sentezlenerek yapıldı. Binanın dışında bulunan, Anıtkabir’i andıran geniş bloklar, Suudi-Alman mercileri tarafından en başında onaylanmasa da Büyükelçi Umut Arık’ın girişimleri, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in Kral Fahd’a ile görüşmesi sonucunda onay alınıyor.
5 ayrı parsele yerleştirilen büyükelçilik binası ana arterde, görkemli bir konumda yer alıyor. Çevresinde ABD, Venezuela, Tunus ve Cibuti büyükelçiliklerine ait arsalar da bulunuyor. Yaklaşık 15 milyon dolar harcanan tesisin projesinde; büyükelçi konutu (rezidans), kançılarya binası, 7 daireli hizmet bloğu, 24 ünite ve 4 bloktan oluşan lojmanlar olmak üzere toplamda 7 ayrı bina mevcut.
Çalışmalar, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Başbakanı Turgut Özel ve Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz tarafından takip ediliyor. Projelendirme ve yapım aşamasına ise süreç boyunca görev alan büyükelçiler de destek veriyor. Son dönemki Büyükelçi Yaşar Yakıl döneminde, 1990 yılında tesis tamamlanıyor.
Yapımından yaklaşık 20 sene sonra büyükelçiliği ziyarete giden Alp, sürpriz bir şeyle de karşılaşıyor. Kançılarya binasının önündeki dekoratif havuzun, taşlarla doldurulmuş olduğunu görüp şaşkına uğruyor. 50 cm derinliğinde, aydınlatma ve fıskiye sistemi ile hem güzel bir görüntü hem de serinlik veren havuz, “Bakımı zor oluyor.” gerekçesi ile doldurulmuş.