Aşağıda okuyacağınız yazı, 1996 yılının Haziran ayında kaleme alınmıştır. Ankara – Gölbaşı Karma Esnaf ve Sanatkârlar Odası’nın aylık yayın organı olan “Gölbaşı Esnafın Sesi Gazetesi”nin 15. sayısında yayımlanmıştır. (Haziran 1996, Yıl:2 Sayı: 15) Dönemin Ankara Sanayi ve Ticaret İl Müdürü olarak konunun güncelliği nedeniyle Oda Başkanı Hulusi Gürpınar’ın isteği üzerine yazılmıştı. Bugün itibariyle üzerinden yirmi sekiz yıl geçmiş. Olumlu yönde bir değişiklik yok. Hatta sürekli kötüye gidiş var. ***Türkçemiz, yeryüzünde en çok konuşulan ilk on dil arasında yer almaktadır. Ural-Altay dilleri grubuna giren Türkçe, Asya’nın orta ve kuzey bölümleri ile birlikte Anadolu ve Balkanları da kapsayan çok geniş bir coğrafyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Göçler aracılığı ile Asya kıtasından geniş bir alana yayılan Türkçemiz, buralarda konuşulan diller ve uygarlıkları etkilediği gibi etkilendiği de açıktır. Coğrafyasında bulunan diğer dillerle sözcük alışverişinde bulunduğu bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkçenin yok sayılarak Arapça ve Farsçanın egemenliği altında kaldığı da gerçekliktir. Bu boyunduruk altından Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Büyük Atatürk’ün gerçekleştirdiği dil ve harf devrimi ile kurtulduğumuzu sanıyorduk. Türk Dil Kurumunun kurulması ve yaptığı araştırma ve incelemeler sonucunda Türkçemizde önemli gelişmeler olmuş ve Türkçe, bilim dili olma özelliği kazanmıştı.Atatürk’ün dil ve harf devrimi ile yalnızca Türk Dil Kurumu oluşturulup, dil bilim anlamında Türkçenin gelişmesi sağlanmamış, aynı zamanda Türkçenin tüm kurum ve kuruluşlar tarafından benimsenmesini sağlayacak yasal düzenlemeler de yapılmıştır. Buna örnek olarak 10 Nisan 1926 tarihinde TBMM tarafından kabul edilen 805 sayılı “İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe kullanılması Hakkında Kanun”un 26 Nisan 1926 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesini gösterebiliriz. Atatürk’ün önderliği ile başlayan bu süreçte Türkçemiz öz benliğine kavuşarak yabancı sözcüklerin egemenliğinden büyük ölçüde kurtulmuş, Türkçe kökenli sözcük kullanımı önemli oranda artmış ve yeni sözcükler türetme olanağı ortaya çıkmıştır. ***Ancak, son on-on beş yıldır bu alanda gerileme olmuştur. Türk Dil Kurumunun niteliğinin değiştirilerek kapatılması büyük kayıplar yaratmıştır. İletişim olanaklarının artması, özenti ve öykünmeciliğin toplumda başat duruma gelmesiyle Türkçe yabancı sözcüklerin saldırısına uğramıştır. Bu kaybı görmek için çok uzaklara gitmeye gerek yok! Çevremizdeki işyerlerinin adlarına bir bakalım, lütfen! İşte size birkaç örnek: Garden Cafe, Baküs Restuarant-Cafe Bar, Paradise Restuarant, Fon Hediyelik-Gift Shop, Polaris Market, Rich Star Restuarant, Orient Restuarant, Holiday İnn, Grand Hotel, Red Jacket, Petrozone Hotel, Turtes Bellis, Villa Bellis Restuarant-Bar, Carnavale, PizzaHut, Blue Night, bu örnekleri binlere çıkarmak olanaklıdır. Bunları gören insan, kendisinin İngiltere, Amerikan Birleşik Devletleri, Fransa veya Almanya’da olduğunu sanır. Öte yandan Arapça ve Farsça sözcüklerin kullanımının günümüzde yeniden artmakta olduğunu da görmekteyiz. Özellikle Türkçe karşılıkları bulunan sözcüklerin Arapçasını veya Farsçasını kullanma alışkanlığı olumsuz bir gelişmedir. ***Bu örnekler dilimizdeki yozlaşmayı göstermektedir. Üç bin yıllık geçmişe dayanan en güzel dillerden biri olan Türkçemizdeki bu yozlaşma, sizleri üzmüyor mu? Rahatsız olmuyor musunuz? Onurunuzu zedelemiyor mu?Eğer, çağdaş uluslar düzeyine çıkmak istiyorsak, öncelikle dilimize sahip olmalıyız. Onurumuzu korumak, benliğimizi duyumsamak istiyorsak, Türkçemizi doğru kullanıp onu koruyup geliştirmeliyiz. Bunun için hepimize görev düşmektedir. Tüm halkımız, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, aydınlarımız, basın kuruluşları, güzel Türkçemizin bozulmaması, yabancı dillerin egemenliğinden kurtarılması, insanlarımızın özenti ve öykünmecilikten sıyrılması için bir başkasının uyarısında gerek kalmadan çaba göstermelidir.Yürürlükte bulunan 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe kullanılması Hakkındaki Yasanın 1. Maddesi ile Türk uyruğundaki tüm ortaklık ve kuruluşların ülke içindeki her türlü işlemlerini, sözleşmelerini, yazışmalarını, hesap ve defterlerini Türkçe tutma zorunluluğu getirilmiş olup 7. Maddesi ile bu yasaya aykırı davrananlara para cezası ile bir haftadan bir yıla kadar işyeri kapatma ve ticaret yapma yasağı yaptırımları öngörülmüştür. Bu nedenle tüm işyerleri sahipleri başta ticari adları olmak üzere her türlü işlemlerinin, sözleşmelerinin, yazışmalarının hesap ve defterlerinin Türkçe olmasına özen göstermelidir.Kısacası, hepimiz, her zaman, her yerde ses bayrağımız Türk diline sahip çıkalım, koruyalım, bozulmasını önleyelim, geliştirelim. Onurlanalım, gururlanalım.