Sizleri 56 yıl öncesine götürerek, 1968 yılının Haziran ayında babamla yaşadığımı anlatarak, söze girmek istiyorum. İlkokulu bitirdiğim yıldı. Haziran ayında bitirme sınavlarına girmiştik. Okuldan mezun olduğumu da öğrenmiştim. Haziran ayının sonlarına doğru akşamüzeri babamla birlikte Bulancak’tan Giresun’a gitmiştik. Annem ve kardeşlerim gündüzden Giresun’a Emine halamlara gitmişti. Akşamleyin bir yakınımızın düğünü vardı. Biz önce Debboy’dan Çınarlar’a doğru giden yolun sağındaki lokantaya girdik. Birlikte yemek yedik. Babam, yemeğin yanında bira da söyledi. Henüz 11 yaşındaydım. O güne değin bira dâhil hiçbir alkollü içkiyi tanımıyorum. Birlikte içmeye başladık. İlk kez deneyimliyordum. Hem yemek yiyor, hem de içkimizi yudumlarken sohbete devam ediyorduk. Hem içki, hem de sigara içen babam sigaranın çok kötü bir şey olduğunu anlatarak, içmememi söyleyip içki içmeme izin vermişti. Bir olgunlaşma mevsimi olarak o günü ve akşamını hiç unutamam. Bugünden geriye doğru bakınca olağanüstü olduğunu söylemeliyim. Bu yıllarda babasıyla masaya oturup içebilen yaşdaşlarımın sayısı hiç yok denecek kadar az olduğunu düşünüyorum. İki arkadaş gibi sohbet edip ailemizle ilgili birçok konuyu da anlatmıştı. Sonrasında da düğüne gitmiştik.*** İlkokul, ortaokul ve lisenin son sınıfında karne notumuz ne olursa olsun bitirirken sınava girerdik. Bizden sonra aşamalı olarak kalktığını söylemeliyim. İlk, orta ve lise eğitiminde olduğu gibi lisans eğitimini de Haziran ayında tamamladım. Yani, lisans eğitiminde 3 yıl 9 ay sonra diploma almaya hak kazandım. Bugün, size önemsiz gelebilir ama 1978 yılının Ankara’sının koşullarında mezun olmanın bile zorlu olduğu bir ortamda Haziran ayında lisans eğitimini bitirmenin gururunu yaşıyorum.*** Asıl konumuz olan sigaraya geri döneyim. Lise birinci sınıfa giderken 1 Kasım günü babamı, gözümden gönlüme akıttım. Bu tarihten sonra yoğun bir olgunlaşma süreci yaşadım. Senenin sonunda yaşamımda ilk kez bütünlemeye kalmıştım. Hem de dört dersten. Neyse derslerin sınavından başarılı olarak bir üst sınıfa geçmiştim. Bulancak Lisesinin ikinci ve üçüncü sınıfını, yeni açılmış olan şimdi yerinde yeller esen Ballıca’daki binasında okudum. İlçe merkezine yaklaşık iki kilometre uzaklıktaydı. Bu mesafeyi her gün yürüyerek aşıyorduk. Okul, tam gün olmuştu. Öğle tatili, bir saati aşan bir süreydi. Okulun dibinde Ali dayının (Turan) yeri vardı. Daha çok köfte ekmek ve tost yapılırdı. Hızlıca yemeğini yiyenler öğle aralığında futbol maçı yapmaya giderdi. Ali dayı, dükkânında tek tek sigara da satardı. Öğrenciler için ortam uygundu. Sigara, paket olmayıp tane ile olunca güvenlik yönünden bir sıkıntı da olmuyordu. Ortamın uygunluğuna karşın sınıf arkadaşım Ahmet Mağdala ile öğle tatili süresince hem yürür hem de çekirdek çitlerdik. Lisenin iki sınıfında da sigaraya ağzımı sürmedim. Liseyi bitirip üniversiteye gidince de sigara içme ihtiyacı hissetmedim. Çevremde çok kişi sigara içmesine karşın içmememde babama verdiğim söz mü var, bilemem? Hiç denemedim değil, iş yaşamı da dâhil bugüne değin sigara içme isteğim olmadı. ***İlkokulu bitirdiğim yılın yazından başlayarak roman okumaya başladım. İlk okuduğum İnce Memed (Yaşar Kemal), Ekmekçi Kadın (Xavier de Montepin) ve Drina Köprüsü (İvo Andriç) romanıydı. Bu kitapları terzi Mustafa (Turan) ağabeyden almıştım. Hem akrabam, hem komşumuz, hem de Ali Dayının yeğeniydi. Şimdi, bu romanlardan bir şey anımsamıyorum ama birisi sigara içirirken diğeri roman içiriyordu. ***Hiç kimseye sigara içmeyin diyemem. Ama bilinmesi gerekmez mi, sigara insanların fizyolojisini bozuyor. En belirgin olanı, sigara yüzünden ayak parmaklarının, ayakların kesilmesidir. Gözle görülemese dahi bilinen bir başkası, akciğerlerin iflas etmesidir. Bir diğeri de var: İnsan beynindeki hücreleri bağlayan sinirler de fizyolojik değişikliğe uğrarlar. Bu sinir bağlantısına “sinaps” denilmektedir. İnsanlar sinapslardaki değişikliği göremezler. İnsan beyninde yaklaşık 100 trilyon sinaps vardır. Sinapslar, sinir hücrelerinde kimyasal geçişin, bağlantıların gerçekleştiği yerlerdir. İnsanların beslenmesinden başlayarak yaşama biçimlerine, eğitimlerinden okuduğu kitapların yoğunluğuna değin her biri sinir hücrelerine etki yapar. Birçok değişim olduğu gibi bağlantılarında da farklılaşma olur. Sigara da, insan beyninde hücrelerinde ve bağlantılarında kişiye göre değişen ölçülerde farklı bağlantılar oluşturur. Her bir değişiklik de insanların düşünce yapısını değiştirir. Algılama ve çözümleme gücünü değiştirir. *** Yaşam, tercihlerden ibarettir. Sigara içmeyi mi, kitap içmeyi mi, istersiniz? Biri diğerinin seçeneği olabilir mi, demeyin? Yeniden, bir kez daha düşünün! Sigara içerek beyninizin bağlantılarını değiştirmeyin. İlk gençlik çağında babamla masada içki içmenin ölçülülük diye tanımlayabileceğimiz davranışı ve tutumu geliştirdiğini de söylemeliyim. Masaya oturulduğu gibi kalkılması gerektiğini de uygulamalı olarak öğrenmiş oldum. Aynı masada içki içmenin verdiği güvenin oluşturduğu öz disiplinin sınıfları ve okulları kolayca bitirmeme neden olmuş olabilir mi, bilmiyorum? Okuduğum kitaplar, beyin bağlantılarında olumlu etki yapmış olabilir mi, bilmiyorum? Çocuğu olmanın ötesinde beni uyardığı ve bugüne değin sigara içmememi sağladığı için babama teşekkür ediyorum. Gözümden gönlüme akıttığım günlerin 53. yılında sevgiyle, saygıyla ve minnetle anıyorum.