1996 yılında kaleme alınmış “Ses Bayrağımız, Türkçe mi?” sorusunun yanıtına ilişkin yazımı, 14.05.2024 tarihinde paylaşmıştım. Bu yazıda 10 Nisan 1926 tarihinde TBMM tarafından kabul edilen ve 26 Nisan 1926 tarihinde yürürlüğe giren 805 sayılı “İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe kullanılması Hakkında Kanun”dan söz etmiştim.28 yıl önce kaleme aldığım yazının güncelliğini koruduğu ortadadır. Günümüzde ise tabelalar üzerinden tartışma yürütülüyor. Bilmeden tartışmak kadar tehlikeli bir şey yoktur! Bu nedenle dil üzerine açıklamaları sürdürelim: ***805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe kullanılması Hakkındaki Yasanın 1. Maddesi ile Türk uyruğundaki tüm ortaklık ve kuruluşların ülke içindeki her türlü işlemlerini, sözleşmelerini, yazışmalarını, hesap ve defterlerini Türkçe tutma zorunluluğu getirilmiştir. Yasanın 2. maddesinde ecnebi şirket ve müesseselere yönelik düzenleme bulunmaktadır. Buna göre Türk kişi ve kurumlarıyla iletişim, işlem ilişkilerinde Türkçe kullanma zorunluluğu bulunmaktadır. Kamu otoritesine sunmak zorunda oldukları defter ve belgeler de bu kapsamdadır. 3. maddesinde ise ikinci maddede sayılan yabancı şirket ve kurumlara, işlemlerinde Türkçeden başka bir lisanı dahi ilaveten kullanabilmesine olanak sağlanmıştır. Ancak, asıl olan Türkçe olup sorumlu imzaların Türkçe metin altına atılması zorunluluğudur. Bu yasağa karşın imza, diğer lisanla yazılmış kısım veya nüshanın altına konulmuş olsa dahi Türkçesi muteberdir. 9. maddesinde kanuna aykırı hareket edenler hakkında ait oldukları Bakanlığın memurları tarafından düzenlenen tutanağın, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu düzenlemesi de bulunmaktadır. Yasanın 7. Maddesi de Ticaret, Adalet ve Bayındırlık Bakanlığına yürütme yetkisi vermiştir.Yasada 2008 yılında yapılan değişikle adli ceza, idari para cezasına dönüştürülmüştür. Ayrıca, işyeri kapatma ve ticaret yapma yasağı yaptırımı da ortadan kaldırılmıştır. Yani, liberal anlayış, bu Yasayı da kötürüm yapmıştır. Yasanın gerekçesi incelendiğinde devlete egemen olan anlayışın insanı, ülkeyi koruma ve kollama yönündeki iradesi açıkça görülecektir. Kurucu atalarımızın ulus kimliğini hissettirme ve geliştirme anlayışına hayran olmamak mümkün değildir. ***1957 yılında yürürlüğe girip 2012 yılında yürürlükten kaldırılan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda olduğu gibi 2012 yılında yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda Türkçenin kullanımına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Yasanın 65. ve 70. maddesinde emredici düzenleme yapılarak defterlerin, finansal tabloların Türkçe olması zorunluluğu getirilmiştir. 3. maddesinde ticari işin tanımı yapılmıştır. Bu tanıma göre bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Yasanın 11. maddesinde de bütünlük ilkesi açıklanmıştır. Maddede, ticari işletmenin tanımı yapılarak ticari işletmenin bir bütün olarak devredilebileceği, diğer hukuki işlemlere konu olabileceği düzenlemesiyle bütünlük ilkesinin kapsamı belirlenmiştir. ***Türk Standartları Enstitüsü, standartları belirleyen yetkili bir kurumumuzdur. 19.03.2018 tarihinde de “Kurum ve kuruluşlarda kullanılan tabelalar için kurallar” standardı kabul edilerek TS 13813 numarası verilmiştir. Bu standarda göre tabelalarda Türkçe kullanımının esas alınacağı, Türkçe dışında bir dilde sözcükler kullanılacaksa Türkçe sözcüklerin punto büyüklüğünün dörtte birini aşamayacağı düzenlemesi yapılmıştır. Standartlar, esas itibariyle ihtiyaridir. Diğer kamu otoriteleri, muhataplarından standartlardaki koşulların varlığını isteyebilir ki, bu durumda standarda uymak gereklidir.Aslında 1930 tarihli 1705 sayılı Ticarette Tağşişin Men’i ve İhracatın Murakabesi ve Korunması Hakkında Kanun ile kurulan sistematikle TSE’nin uygulamaya koyduğu standartlardan ihtiyaç duyulanı “zorunlu” standart olarak belirleyerek, denetimini sağlıyordu. Ancak, liberal anlayışla, bu Yasanın etkisini azaltacak biçimde bazı değişikler ve düzenlemeler yapılmıştır. Yasa yürürlükte olmakla birlikte uygulamasını görememekteyiz. Deyim yerindeyse değişikler yoluyla Yasa, dumura uğratılmıştır. Özetle, bu yasa kapsamında zorunlu standart olarak belirlenmediği sürece TS 13813 numaralı standarda uyulma zorunluluğu yoktur. ***Bütün bu açıklamalardan sonra ihtiyari nitelikteki TS 13813 numaralı standardı dayanak göstererek ticari işletmelerin tabelalarında Türkçenin %25’i kadar yabancı sözcük bulunabileceği söylemi gerçeği yansıtmamaktadır. Açıkça söyleyelim, bu standarda dayanılarak tabelalarda Türkçe dışında bir dilin sözcüklerinin bulunmasına izin verilemez. Ayrıca, ihtiyari olan TS13813 numaralı standart, punto büyüklüğü yönünden %25’lik bir oran oluşturmuştur. Bu oransal ilişkinin sözcük sayısı yönünden olduğu da sanılmamalıdır. Anayasanın dilimizin Türkçe olduğu kuralı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ilgili maddeleri birlikte değerlendirildiğinde tabelalarda Türkçe dışında bir dil yer alamaz.