Meşhur dış güçler düğmeye bastı ve ülkemizde Cumhuriyet kurulduğundan bugüne kadar hiç yaşanmamış bir oranda devalüasyon oldu.Paramızın değeri yabancı paralar karşısında eriyip gitti. 7 TL olan dolar 30 TL’ye erişti. Diğer yabancı paralar da öyle!Bunun sorucu olarak da ülkemizde mal ve hizmet fiyatları erişilmeyecek hızla yükselişe geçti. Bu yükseliş daha da devam edecek.Fiyatlar yükselince maaşlar da yükseltilmek zorunda kalındı.Fiyatlar önden koşuyor maaşlar da onu yakalamaya çalışıyor.Tavşan kaç tazı tut hesabı! Yetiş yetişebilirsen; tam bir kısır döngü.Belli ki ülkenin ekonomisi yıllarca iyi yönetilememiş.Yönettik diyenler bu günlere nasıl gelindiğini bir açıklasınlar da görelim. Söylenen sadece şu; halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz.Yani enflasyonun ve fiyatlardaki artışın çok yüksek olduğunu onlar da görüyorlar. Ama alacakları bir önlemleri de yok sanki. Her akşam televizyonlarda boş boş konuşmalar!Hepsi bu; konuşmalarla bu işler düzelseydi çoktandır düzelirdi. Demek ki laf cambazlığıyla olmuyor. Bari konuşmayın da millete gülünç olmayın!Yaşı biraz geçkin olanlar 24 Ocak Kararlarını hatırlarlar. 24 Ocak 1979.Gençler soracaklar şimdi; 24 Ocak’ta neler oldu?… Neler olmadı ki?Bu günkü tavşan kaç tazı tut politikasının temelleri atıldı. Tohumları ekildi. Serbest Piyasa Ekonomisi’ne geçildi. Bu politikanın bilimsel açılımını iktisatçılara bırakarak biz ülkemizde uygulanan haliyle fiyatlara serbestlik getirildi diyelim.Mal ve hizmet fiyatlarını o malı üreten ve o hizmeti sunanlar belirleyecek.Devlet hiçbir şekilde fiyatlara müdahale etmeyecek. Bugün olduğu gibi işte, siz devletin hiçbir fiyata müdahale ettiğini gördünüz mü?Eski Türkiye’de denetimler vardı, sattığınız malı kaça aldığınızı ve ne kadar kâr koyarak kaça sattığınızı devlet kontrol ederdi. Aşırı kâr koyanlara müdahale ederdi. Var mı şimdi böyle bir şey? Adamlar akşamdan sabaha fiyat etiketlerini değiştiriyorlar. Var mı bunu neye göre yükselttin diyen? Ne oldu da fiyatları artırdınız diye bir devlet yetkilisi soruyor mu?Sormuyor, soramaz; siz bakmayın televizyonlar çekim yapsın diye oynanan tiyatroya!Devlet kira artışlarını sözde yüzde 25 le sınırladı. Var mı dinleyen? O zaman sormayalım mı; nerde bu devlet? Maden uygulama şansınız yoktu, neden çıkardınız bu kararnameyi?Uygulatamıyorsunuz! Devletin itibarını zedeliyorsunuz bu durumda. Serbest piyasa ekonomisi uygulanan ülkelerde devletin karışmadığı fiyatlara ancak tüketiciler dur diyebiliyor. Tüketiciler tüketimden gelen güçlerini kullanarak fiyat artışlarını engelleyebiliyorlar. Ülkemiz için yeni bir kavram olan tüketimden gelen gücü kullanmayı yakın gelecekte Türkiye’mizde görmeye başlayacağız.Tüketici olarak satın almayacağız. Tüketici dernekleri kurup, satın alanlar olarak örgütlenip zaman zaman mal ve hizmet alımlarını yapmayarak direnç göstereceğiz.Tüketici olarak biz satın almazsak kime satacaklar?Bu ekonomik modelin tüketici tarafında mal ve hizmet boykotları vardır, bu sistemin bir gerekliliğidir. Devletin korumadığı tüketici kendi kendisini korumak zorundadır.Bu bir başkaldırı ve isyan falan da değildir. Bu sistemde devletin rolü olmadığı için devlet bu tür toplumsal direnişleri bir tehdit olarak da değerlendiremez.Üreten ve satanla satın alan arasındaki bir konudur bütün mesele.Bugün için erken gibi görünse de bu denetimsiz piyasa ekonomisi bunu zorunlu kılacaktır. Tavşan o kadar hızlı kaçıyor ki tazının tutması mümkün görünmüyor.