Totemi put bilirdik. Böyle öğretmişlerdi, meğer pagan bir kültürmüş. Reklamlarda totem diyor, başka bir şey demiyor. Alışkanlıklarımızın da totemi varmış. Totem aşağı, totem yukarı. Ben de inandım! Totem hayatı kuşatmış da haberimiz yokmuş. Piyango, astroloji, üç harfliler, tarotçular, yıldızcılar, cadılar, falcılar, kumar, burçlar tümüyle modern totemlermiş. Tüm bunların arasında hakikat aramak da zor iş. Kapitalizmin pazarı tam da burasıymış! Belki de bize sevdirmek için totem dediler? Neyse, bakalım bu totem neymiş? Batıl, boş eğlencelerin adını totem koymuşuz. Totem, ilkel kabilelerin boş amelleriyken, şimdiden modern bir paganizme dönüşmüştür. Değer olmayan şey, pagandır. Ahlakı ve etiği olamayan şey de totemdir. Ağaç, kuş, heykel, nesne olan unsurlar birden; noel, yılbaşı, sanal kumar, tarot vb. araçlara dönüştüler. Bunun pazarlaması da önemli günler fetişizmiyle araçsallaştırıldı. İnanmayanı dövüyorlar! Eleştireni de sevmiyorlar. Acı ama gerçek bu. Sanal bir alemde, paganizmin elinde esir bir haldeyiz. Sosyal medya mecraları da paganistik fantazilerle dolu. Alem tik tok oldu. Google bile fantezi ve pagan bir mahalle halindedir. Herkesin şahidesi googledir. Onun tanıklığına inanıyoruz da insana inanmıyoruz. Totemcilik böyle bir şeydir. Paganizme karşı çıkan da çöp olmakla tehdit ediliyor. Totemlerin ilk ve en moderninden başlayalım. Hayatı teslim almış, magazine çalışan bir burç ve astroloji dünyasıyla karşı karşıyayız. İnanmazsanız, yandığınızın adıdır. Batılın adı burçlar olmuş. Yıldızları endüstriyel bir fütürizme dönüştürdük. Sihirbaz kılıklı bayan ya da erkekler, 2023’te kimin öleceğini ya da kalacağını anlatıyorlar! Tam bir uyuma hali, meczuplar evreni. Biz de izliyor ve iman ediyoruz. Allahım aklımıza sahip çık. Deprem olacak, taşa yağacak, suikast olacak, savaş çıkacak fantazileri! Yersen, durum bu! Koca koca YouTube, tv programları bunlara tahsis edilmiş. Reklam patlaması yaşanan ezoterik bir alem. Palavra ve yalanın örgütlü uyutma haliyle karşı karşıyayız. Aman dikkat derim. Yarattıkları illüstrasyon evreni de cabası. Bir diğer totemimiz de kumar ve bahis oyunları alemidir. En yaygın ve paralı alem diyebilirim. Devlet bile işin içinde! Korsan tv yayını, sanal bahis, at yarışları vb. Bizim kuşak banker Kastelli, Sülün Osman bilirdi. Şimdi internet ortamı sahtekâr yüzlerle dolu. Totemin sıralı, farazi bir yaşamı var. Umut tacirliği yapıyor. Piyangonun bile millisi var! Koca koca aktör ya da aktrisler, çiftlikvari kumar reklamlarına ve pazarlama yüzlerine alet olabiliyorlar. Neye kaldık, ya evlat. Sanırsınız üretim var, çalışma var, yorgunlar var. Tamamen şans topu bir hayat düzeni. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Ondan sonrası çalışmayan, asalak bir toplum düzeni. Bir diğer totem de astrolojidir. Hayatımda hiç inanmadığım bir şeydir. Burçtur, başaktır, oğlaktır vb. Saçma sapan bir fantezi alemi. Esas olan üretmek ve çalışmaktır. Burçlarda satılan geleceğinizdir. Totem yapılıp satılan geleceğiniz, sizi rehin alan bir tembelliğe dönüşüyor. Yok şöyle, yok böyle! Tam bir uyutma modeli. Tam bir gelecek okuma tiradı. Geleceği de ancak Allah bilir. Gökyüzü hak arama yeri değildir, uzay da bir boşluktur. Onun da karşılığı sıfırdır. Yani siz bu düşüncelerle sıfıra koşmuş oluyorsunuz! Totem olan burçların bir başka adı sürü bir yaşamdır. Burçlara inanmak, sizin çalınan geleceğinizin adı olmaktır. Kim bu medyumlar, ne iş yaparlar? Fabrikaları mı var? Kaç kişi çalıştırırlar? Boş yapan ezikler. İnsanın duygularını sömüren bu tipler, boş gezenin kalfasıdırlar. Fal da ayrı bir geçim kapısı olmuştur. Sosyal medya falcı aptallarla dolu. Bayağı da müntesipleri var! Falcılıktan zenginleyen tipler var. Boş düzenler ve yanlış ekonomiler, bu tipleri kutsar olmuş! Fal şirktir. Bu kadar basit. Tanrıya kafa tutan bir falcı, insana neler yapmaz ki? Bırakın bu boş işleri. Bunlara alet olmayalım. Uluslararası fal ve falcılık siteleri, memlekete meddi ve manevi büyük zararlar veriyor. Çalışalım, üretelim fala ne gerek var. Fal nedir yahu, kabile toplumlarının gelecek satmasının adıdır. Biz kabile toplumu değil, yüce biz milletiz. Bize kabilecilik yakışmaz, sakil durur. Bir başka totem de üç harflilere inanmaktır. Gizemli ve girmememiz gereken bir alan da burasıdır. Bu alan tecessüse girmektir. Bu da bize yasaktır. Çakma hoclar ve sahte gelecekçiler, insanımızı buradan vuruyor. Muska, su içirme, ateş yakma, seanslar yapma bu alanının sapık ritüelleridir. İslam’ın yasakladığı cahiliye seanslarına niçin para veresiniz ki? Fazla para varsa, talebelere burs veriniz. Bunlara incin tüccarı diyorum. Tıpkı astrologlar gibi. Biri seküleri avlıyor, diğeri mütedeyyinleri. Sonuç da avlanıyorsunuz. Modern tıp varken, neyin soytarısı olasınız? Bu totem alemini dışlayan bir şiirle bitirelim: “Yunus der ki ey hoca/Gerekse var bin hacca/Hepsinden iyice/Bir gönüle girmektir.” İnsan gönlüne girmek varken, niçin boş heveslerle uğraşalım. İnsanların duygularıyla oynanan bir alemden, baki bir sevgi alemine hicret edelim. Mesele budur. Gerisi lafı güzaf. Kalın sağlıcakla.