Giresunspor’umuz ligdeki ilk mağlubiyetini Serik deplasmanında 1-0’lık skorla aldı.
Giresunspor bu karşılaşmayla ligdeki 2. golünü yemiş oldu. Takımımız hala ligde en az gol yiyen 3 ekipten biri. Bu karşılaşmada da takım savunması ön plandaydı.
Futbolcularımız karşılaşmaya oyunu kendi yarı alanında kabul eden bir görüntü çizerek başladı. Topu aldığımızda ise kontraataklarla, uzun toplarla ve zaman zaman Şahin’in kanat bindirmeleriyle pozisyonlar aradık. Rakip, tecrübeli ve bu ligin kalburüstü futbolcularıyla savunmamızı çok zorladı.
Kaleci Göktan’ın pozisyonları iyi sezmesi, Furkan’ın ve Şahin’in savunmaya yardımcı olmaları, stoperlerin gerideki uyumuyla hatasız bir ilk yarı izledik. Bir pozisyonda savunmamızın ayağından kaçırdığı top kaleci Göktan’da kaldı. Bir diğer pozisyonda sağ çarprazdan arka direğe yapılan plase vuruş direğin yanından dışarı gitti. Rakibin fileleri bulan bir topunda da ofsayt bayrağı kalktı.
İkinci yarıda Berk’in oyuna girmesiyle çift santrfora dönen Serik ekibi kalemizde baskısını artırdı. 51. dakikada Enes’in şık hareketleriyle önüne aldığı topta köşeyi bulmasıyla mağlup duruma düştük.
Bu dakikadan sonra takımımız reaksiyon gösterdi ve karşılıklı ataklar izledik. Emre Nizam’ın ve Şahin’in götürdüğü toplarda Serik kalesinde pozisyonlar aradık. Emre Nizam sağ çaprazda aldığı topla kaleyi gördü ve şutunda kaleci topu kornere çeldi. Bir diğer net pozisyonda ise 2’ye 2 yakaladığımız Serik savunmasını geçemedik, Şahin’in soldan gönderdiği top savunmada kaldı.
Son dakikalara kadar doldur boşaltlara ve yan toplara devam etsekte başarılı Serik savunmasını hava toplarında geçemedik, sahadan 1-0 mağlup ayrıldık. İzlerken canımızı sıkan; ama “yapacak bir şey yok” deyip başımızı yana eğdirenlerden birisi takımın oyunu çok geride kabul edip, uzun toplarla çıkmaya çalışması; bir diğeri ise bire birde rakip karşılarken savunmamızın çok rahat geçilmesiydi. Birçok Serik’li oyuncu savunmacılarımızı çalımlarla çok rahat ekarte etti.
Yediğimiz golde de rakibin bireysel çabaları ve oyuncularımızı oyundan düşürmesi söz konusuydu. Ancak şunu bilmemiz gerekiyor ki bu çocukların birçoğu yeni profesyonel oldu, gencecik ve tecrübesiz çocuklar. 19.6 yaş ortalamamızla, milyon lira maaş bütçeleriyle mücadele eden takımların bulunduğu bir ligde savaş veriyoruz.
Geçen seneyle bir kıyas yapacak olursak…Giresunspor’un pozisyonlarında yan hakem bayrağını cömertçe kullandı ve gördüğümüz kadarıyla bu bayrakların 2-3 tanesi yanlış çekilmiş bayraklardı. Sahada geçen sezona nazaran hakem kararlarına oldukça sert tepkiler gösteren, oyunda olduğunu, mücadele ettiğini rakibe de hakeme de yansıtan bir oyuncu grubu vardı. Özellikle Mehmet Keskin sahada başı dik şekilde rakiple ve hakem üçlüsüyle hem fiziken hem de mental olarak mücadele halindeydi.
Geçen sezona göre bir tık tecrübe kazandığı gözle görülen, kondisyon ve fizik olarak kendini geliştirmiş bir oyuncu grubu izledik sahada. Birbiriyle iyi anlaşan, takım savunmasını iyi yapan, savunmada ayağında top tutabilen bir takım görüntüsü vardı. Özellikle Furkan Kütük savunma ve ileri hat arasındaki bağı iyi kurdu.
Emre Nizam bileklerine hakim olduğunu, teknik kapasitesinin yüksek olduğunu, biraz daha kondisyona sahip olursa neler yapabileceğini net şekilde gösterdi.
Stoperlerimiz alanları iyi kapattı. Beklerimiz ve kanatlarımız kanlarının son damlasına kadar gittiler, geldiler. Oyuncu grubunun yaptığı işi ciddiye alması, üzerlerindeki formanın Giresunspor arması taşıdığının bilincinde olması, maç sonu mahcup ve üzgün şekilde taraftarının yanına gelip bir bütün olması bizim için sevindirici hadiselerdendi.
TARAFTAR yine oradaydı.Yokuş, 1.000 kilometre; Marmaralı Çotanaklar da 750 km yol yaparak armayı, formayı, Giresunsporlu evlatları yalnız bırakmadı. Stat çevresinde ikamet eden bazı taraftarlar da tribündeydi. Maç önünde, devre arasında ve maç sonunda taraftarların davetiyle tribüne gelen evlatlarımıza büyük Giresunspor taraftarı moral aşıladı, destek verdi, hep arkanızdayız dedi.
Sahada iyi bir futbol yoktu belki; ama işini yapmaya odaklanmış, kafa olarak kendini toplamış, sahada takım görüntüsü veren, formanın ve armanın kıymetini bildiğini iliklerimize kadar hissettiren 11 evlat vardı.
HEP BÖYLE OYNAYIN, CANIMIZI VERELİM. YÜREKTEN…