Yağmurun Ben Hali

Kelimelerin ruhumuza dokunduğu anlar vardır; duygularımızın coştuğu, düşüncelerimizin kabına sığmadığı zamanlar gibi. Sözcükleri niçin ve nasıl kullandığımız kadar nerede ve ne zaman kim(ler)e karşı kullandığımız da bir o denli önemlidir. Seçilen kelimelerden tutun da ses tonumuza, jest ve mimiklerimize varıncaya dek her türlü ayrıntı sözün gücünü arttırabildiği gibi yok da edebilir pekâlâ!Bunca girizgahı niçin mi yapıyorum? Aslında belli bir nedeni yok! Çünkü yağmur üzerine yazılmaya çalışılan bir denemedesiniz şu an. Gökte toplanmaya başlayan bulutlara bakılırsa pek de uzakta sayılmaz yağmur. Yağmura dair bir yazının insanın içini kıpır kıpır yapmaması mümkün mü? -Cümlenin anlamca ve biçimce olumlu mu olumsuz mu olup olmadığını varsın yazılıya girecek 10. sınıflar düşünsün. Her bir yağmur damlasının tıpkı her bir kelime gibi uğradığı gönülde, dokunduğu yürekte güller açtırması kadar ortalığı sele vermesi de ihtimal dahilindeyken. Yağmuru sadece meteorolojik bir olaya indirgeyen modern çağ insanının onda saklı olan deruni manaları idrak etmesini beklemek ne kadar beyhudeyse; yağmura sadece romantik bir nazarla bakanların da birincilerden çok da uzağa gideceklerini ummak nafile bir çabadan fazlası olmayacaktır. Bizce yağmur ne o ne bu olmadığı gibi hem o hem bu hem de tüm bunlardan fazlasıdır insan ruhu ve düşüncesi için. Şairleri kıskandıran, yazarlara yollarını gözlettiren yağmuru tarife bir yağmursever olarak soyunmakla iyi mi ettim yoksa kötü mü ona uğruna ıslandığım yağmurlar karar versin. Kelime Defteri’nde Nazan Bekiroğlu’nun ‘Ben düz cümleler kurmak istiyorum artık.’ dediği yere çok uzak olduğumu bilsem de niyetimin halis olduğunun bilinmesini isterim. Demem o ki sırılsıklam ıslanmakla bir yağmurda, ona bir camın ardından bakmak arasındaki fark bazen camın ardındaki için daha gerçek bir tecrübeyken; ıslananın nasibi kıyafetlerinin kuruluğu nispetincedir! Az önce de söylemeye çalıştığım gibi düz cümleler kurabilmek için kaç bahar yağmurunda ıslanmam gerek ben bile bilmiyorken. Öyleyse bu deneme, gökte kümelenip kümelenip de bir türlü yağmurunu dökemeyen bulutlardan pek de farklı sayılmaz. Gönül çoraksa, kalp taşlaşmışsa bulutlar neylesin, yağmurlar ne yapsın? İlhamını yağmurdan devşirmeye çalışan bu yazının kaderi, umulur ki yağmurun diriltici nefesi gibi her değdiği dudağa şifa, her dokunduğu yüreğe deva, her uğradığı kalbe vefa, her karıştığı nefese can olmasıdır. Tek tük atıştıran bir yağmurla bardaktan boşanırcasına yağan bir yağmurun arasındaki fark, sanıldığı gibi birincisinin aleyhine olmadığı gibi ikincisinin de lehine değildir. Toprak nasıl ki bazen yağmur damlalarına bağrını açıp onları sinesine sarıyor ve kimi zaman da taştan daha sert bir edaya bürünüp yağmura gönlünün kapılarını kapatıyorsa; kalp de her sözü kendince bir imtihana ve samimiyet testine tabi tutmadan gerisin geriye yollayıveriyor. Yağmur. Yağmuru beklemek. Yağmura yakalanmak. Yağmurlarda ıslanmak. Yağmurlardan cümleler kurmak. Yağmurunda soluklanmak.