ALEMDE BİR DEVİR DÖNÜYOR AMMA

Aşık Seyrani Kayserilidir. Halk edebiyatımızın önemli şahsiyetlerindendir. Adıyla karıştırılan bir Seyrani daha vardır. Tıpkı Nesimiler gibi. Ona olan ilgim, eleştirel hicvi nedeniyledir. Şiirlerinde bu havayı görmek mümkündür. Yazının başlığı da onun böyle bir şirindendir. Asırlık bir zamandan sonra şairi var eden budur. Tam bir Anadolu aşığıdır. Çalıp söyleyen bir adamdır. Aşık tarzı kadar sosyal muhtevalı şiirleri de güzeldir. Doğru sözlü, namuslu iyi bir şahsiyettir. Birçok şiirini Sanihatı Seyrani’sinde toplamıştır. Yeni baskısı da aparadigma yayınlarından çıkmıştır.Seyrani tipik bir aşık tarzı üstadıdır. Şiirlerinde beşerî aşktan bahsettiği kadar, sosyal meselelerden de kapı açar. Dönemin yanlışlarını, çürümeyi, ahlaki yozlaşmayı iyi anlatan mısraları mevcuttur: “Âlemde bir devir dönüyor amma/Devr-i İngiliz mi Frenk mi bilmem/Halli kolay değil, pek güç muamma/Zâlim zulmü göğe direk mi bilmem.” Dönemin emperyallerine gönderme yapan mısralar, benim tespitimin şahididir. Osmanlıya çullanan batı devletlerinin oyunlarına dikkat çeken bir Seyrani’yle karşı karşıyayız. Bir halk ozanından dönemin tanıklığına şahit olmak güzel bir şeydir. Bir şiirinde bunu söyleyen usta, yaşamın başka ve güzel unsurlarına da göz atmaktadır. “Aşkın derdine düşeli/Mecnunum dağlar gezerim/Katram kaynayıp coşalı/Sel oldum, çağlar gezerim.” Kendini Mecnuna benzeten Seyrani, aşkın dönüştürücü tarafına vurgu yapmaktadır. Aşkın kanonik misali olan Mecnuna gönderme yapan ozan, aslında aşkın şifa olduğunu izah etmektedir.Aşık Seyraniyi, Nesimiye nispet eden eden yazarlar vardır. Bir parça da haklıdırlar. Onun şiirinde günlük yaşam çok yer tutmaktadır. “Eyvah fukaranın beli büküldü/Medet ticaretin gücüne kaldık/Eyiler alemden göçtü çekildi/Bizler zamanenin piçine kaldık.” Merhum Seyrani, bugünü görse ne söylerdi? Yoksulun ekonomik sıkıntısı bu kadar mı güzel anlatılır. Dili sert olsa da gıda tröstlerine böyle mi güzel sallanır! İyiler gitti, zamane piçlerine kaldık, ne duyarlı ifadeler. Esnafın zamlarına kızan Seyrani, bugün olsa ne derdi? Sözü sert ama yüreği yufka bir adamdır, Seyrani. Onun şiirlerinde aşkın halleri de anlatılmaktadır. Ben bu aşkın çilesini/Yanar çektim, tüter çektim/Yedim bunca sillesini/Bülbül gibi öter çektim.” Gül bülbül ikilisi ne güzel resmedilmiş. Aşkın çilesini yanar ve tüter çekmek dizeleri ne anlamlıdır. Aşk böyle tüttüren bir şey midir? Bunlar kuvvetli mısralar. Halk şiirinin sadeliğine ve kısa anlatımına da hayranım.Şiirlerinde pastoral bir eda olan Seyrani, Anadoluyu çokça gezmiştir. Konya, Sivas, Kayseri, Halep sıkça gittiği yerlerdir. Bu seyahatler, Seyrani şiirini başka bir aleme taşımıştır: “Seyranî seyrimden geri durmadım/İnişe yokuşa atım yormadım/Güzelin çirkinin telin kırmadım/İsm-i Hak dilinde doludur diye.” Şairin şiiri temaşa ve hayrete dayanır. Seyrani böyle olmuştur. Seyrinden geri durmayan Seyrani, güzel mısrala imza atmıştır. Allah güzeli yarattığı için sevmekten de geri durmamıştır, usta. Onun şiirlerinde müzikal bir eda ve söyleyiş de vardır. “Ey sevdiğim, artık yeter/Bana yosma bakışın var/Ateşlerden daha beter/Âşıkları yakışın var.” Diyen usta, aşkın çilelerini ne güzel anlatır. Hiçbir şiirinde ümitsiz olmayan usta, her daim sevmeyi sanat bilmiştir. Türkü olarak söylenen birçok dörtlüğü bulunan Seyrani’nin bugüne kalmasının nedeni de dilindeki bu kolaylıktır.Aşık Seyrani’nin sosyal bir tarafı da mevcuttur. Dokunaklı, hüzünlü, eklektik şiirleri de vardır. Onun şiiri, yaşanmışlık ve hissiyatlar terkibidir. “Elli beşte senetlerim yazdırdım/Altmışımda her düzenin bozdurdum/Altmış beşte kemiklerim ezdirdim/Beni sübyanlara döndürdün felek.” Zamandan ve yaşadıklarından yorulan şairimiz, tecrübenin tanımını anlatmaktadır sanki. Talihin kendisine gülmediğini anlatmak böyle güzel mi olur? Onun sosyal içerikli şiirleri kuru değildir. Böyle canlı bir anlatım dili vardır. Zamanın kendini bebeğe çevirdiğini anlatan şair gönlüne ne demeli! Cemal Süreya folkloru ve şiirini sevmese de böyledir. Halk şiiri canlı ve dokunaklıdır. İmge ve metaforu zayıf da olsa böyledir.Aşık Seyrani aruz ve heceyi başarılı kullanan bir ustadır. Şiileri de kolay okunmaktadır. Beni içine çeken şiirleri de böyledir. İşte böyle bir dizeler toplamı: “Benim sözüm çürük değil sağ gibi/Çürük sözler erir akar yağ gibi/Üzerinden kervan geçer dağ gibi/Yokuşluyum sanma beni düzlüyüm.” Şiirine güvenen bir ustayla karşı karşıyayız. Ona göre sözü senettir. Doğru söylemektedir, anlaşılan şiirler yazmıştır. Okudukça ben de tanığı oldum. Halk ozanlarını anlamak için, yaşadığı dönemi de iyi anlamak gerektir. Bin sekiz yüzlü yıllar Osmanlının çöküşe evrildiği dönemlerdir. Şairin şiirinde bunu görmek mümkündür. Onun şirinde paradoks yoktur. Düzlüyüm derken bunu anlatmaktadır. Ustanın sevdiğim dizeleriyle bitirelim: “Sen gibi gelmemiş güzel aleme/Gözleri anadan sürmeli gelin/Kaşların benzettim aynı kaleme/Anadan saçları sırmalı gelin.” Böyle güzel günleriniz olsun. Var olsun Seyrani’ler.